• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 23 °C
  • Ankara 18 °C
  • Tunceli 22 °C

YAŞAMIMIZI DARALTAN HATTA BOĞAN

Fikri TAŞ

 

  Günümüz dünyasında, yaşamı daraltan, hatta boğan, yoksulluk, hava kirliliği, değil, giderek canavarlaşan, yolları kan gölüne çeviren trafik sorunudur. Nüfusun yoğunlaştığı yaşam alanlarında, şehirlerde, her geçen gün yaşamı daraltmakta, boğmaktadır.

   Bütün şehirliler, ondan dert yanar. Bütün şehirliler, güne onun korkusu ile başlar. Bir yerden bir yere gitmenin korkusunu onunla yaşarlar.

   Uygar ülkelerde trafik, canavar olmaktan çıkmıştır. Uygar ülke olmanın gereklerini yerine getiren o ülkeler,  o sorunu aşmış. O tehlikeden kendilerini korumasını bilmişlerdir.

   Uygar ülkeler, trafiğin canavarlaşmaması, vatandaşlarının yaşamını, tehlikeye atmaması için gerekli bütün tedbirleri almışlardır.

   Uygar ülkelerin insanı, trafik yoğunluğuna sebebiyet vermemek için toplu taşıt araçlarını kullanır. Yakın mesafelere özel otomobili ile gitmezler. Yürüyerek veya bisikletle giderler.

   Uygar ülkenin insanı, trafik kurallarına kesinlikle uyar. Trafik kurallarına uymayanları, yetkililer, görmemezlikten gelmez. Affetmez. Cezalandırırlar.

  Uygar ülkelerde, trafik kurallarını yeterince öğrenememiş, pratikte uygulayamamış sürücülere sürücü ehliyeti verilmez. 

  Uygar ülkelerin sürücüleri, taşıt kullanırken, kullanması yasak olan telefon konuşmasını yapmazlar. Belirlenmiş hız sınırını kesinlikle aşmazlar. Keyfine, arabasına, göre hız yapmazlar. Park yapma kurallarına uyarlar.

   Uygar ülkelerde, sürücüler, emniyet kemerini takmadan kontağı çevirmezler. Alkollü araç kullanmazlar. Yüksek sesli müzikle çevreyi rahatsız etmezler. Rast gele korna çalmazlar.

   Uygar ülkenin insanları, kurallara uymayanları, yasakları çiğneyenleri affetmez. Hatır gönül, korku duymadan derhal ilgililere bildirirler.

   Uygar ülkeler, artan trafik araçlarına paralel olarak park ve geniş yolların yapımına ağırlık verirler.

++++

   BİZİM VEYA BİZİM GİBİ ÜLKELERDE

   Trafik bir canavardır. Bir çiledir. Hemen her gün, insanların ölümüne, sakat kalmasına yol açar. Bu tehlike her gün giderek azalmaz. Artar.

   Bizimkiler, uygar ülkelerin insanları gibi kurallara uymaz. Yasak, masak, dinlemezler. İki adımlık yere arabayla giderler. Yürümeyi bilmezler. Yürümek onun forsunu kırar.

  Büyük kentlerden gelenler, önce onu, trafik canavarını anlatırlar. Onun hayatı çekilmez kıldığını anlatırlar. Şimdilerde yanalız büyük kentlerdekiler değil, Küçük kentlerde yaşayanlarda, bir bütün, hemen herkes, ondan trafik canavarından şikâyet eder.

++++

  YA BİZİM TUNCELİDE,

   Bizim küçük şehrimiz ‘inde büyük kentlerden farkı kalmadı. Küçük bir kentte arabası olmayan hemen kimse kalmadı. Sokaklar arabalardan geçilmez oldu. Araba sayısı çığ gibi artarken, yıllar önce yapılan bu gün için yetersiz kalan caddeler, sokaklar, hala genişlemedi. Park eden arabalar, sokaklarımızı, hatta caddelerimizi, meydanlarımızı işgal edip kapattı. Her geçen gün artarak büyüyen bu sorun, yaşamımızı daralttı. Adeta boğdu.

   Trafik kurallarına uymayan, şehir içinde hız sınırını çok, çok aşan sürücüler, insan yaşamı için büyük bir tehlike oluşturdular.

   Kulağında telefonu, şehir içinde keyfine göre yol alan, diğer taşıtların varlığını umursamayan, hatta yolun ortasında bile durup telefon konuşmasını sürdüren sürücüler, yaşamımızı tehlikeye soktular.

  Müdahale edilmeyen, canı istediği yerde, kavşaklarda, köşe başlarında, park edip görüş mesafesini kapatan taşıtlar, şehrimizde, yaşamımızı daralttığı gibi her an kazalara davetiye çıkarmaktadırlar. Köşe başlarına park edip görüş mesafesini kapatan araçlar yüzünden bırakın taşıt araçlarının tehlikeyle karşı karşıya kalmasını, yayalar bile tehlikeyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bir avukat arkadaşım anlattı.’Köşe başında park eden araçlar yüzünden gelecek araçları göremediğimden defalarca tehlike geçirdim.’Park edilmiş araçların daralttığı, dar caddelerde, mal indirmek için park eden, pazarlama araçları da yollarımızı, iyice kapatmakta, daraltmaktadırlar.

   Şehir içinde hız sınırını kat, kat aşan, Adeta sürat yarışına çıkmış araçların varlığı, müdahale edilmeyişi, yaşamımızı daraltmış. Tehlikeye atmıştır.

   Belediye başkanı, acilen ihtiyaç duyulan park sorununu çözmek için projeleri olduğunu, yapımı halinde gerekli rahatlamanın sağlanacağını söylemişti. Yapımı zaman alacağı gibi yeterli kapalı parkımız olsa bile, bizimkilerin, kimsenin müdahale etmediği açık alanlar var iken kapalı oto parklara ücret karşılığı araçlarını koyacaklarına inanılmıyor.

    Bu konu açılmış iken milyonluk bir kentten gelip bizim trafik karmaşasını gören, şaşıran, bir misafirim.’Hocam, Belediye başkanına bir önerim var. Trafiği daraltan açık alanlara park eden araçlardan belli bir süre için belli bir ücret alınsın. Bu her ülkede, her şehirde, böyledir. Artık daralan yerleşim alanlarında bedava park yeri yoktur. Belediyeler, bu yolla yoğunluğu azaltırken, aynı zamanda gelirde elde etmiş olmaktadırlar. Sizin belediyenizde, şehirde olur olmaz yerlerde park eden araçlardan mutlak park ücreti almalıdır. Bunu yaparlarsa bakın göreceksiniz çoğu sürücü, ücret ödememek için arabasını evinin önünde park ettiği yerde bırakacağı gibi, ücret almada zaman sınırı verileceğinden bütün gün arabasını park yerinden tutamayacaktır. Dolayısı ile bu sıkışıklık yaşanmayacaktır. Bu uygulama belediyeye gelir sağlayacağı gibi birkaç kişiyi istihdam ederek iş sahibi yapacaktır.’Diyerek SEYİT RIZA Parkı ile hastanenin çevresini saran, kapatan, araçları işaret etti.

   Halkla ilişkilere, diyaloga önem veren, trafik hatalarını zaman, zaman görmezden gelen Emniyet Müdürlüğü, bu iyi niyetini, sürekli istismar eden sürücülere bir yerde, ‘artık dur.’ Demelidir. Bütün bu eksiklikleri, şehri 24 saat kontrol merkezinden izleyen Emniyet Müdürlüğü, kurallara uymayanların trafik kurallarına uymalarını sağlamalıdır. Şehir içinde seyir halinde iken telefonla sohbet eden, telefonla konuşmak için durmaması gereken yerde durup yolu kapatan sürücülere, şehir içinde hız sınırını aşanlara, canı istediği yerde park edip yolları kapatan sürücülere artık dur demelidir. Günün yirmi dört saati şehir içinde görevlendirilecek, gerekli uyarıyı yapacak bir seyyar trafik ekibi bütün bu kuralsızlıkların önüne geçebilecektir.

   Okurlarımın istekleri doğrultusunda daha öncede yazmıştım. Şehrin, büyük ana beton köprüsünden şehir içindeki demir köprüye kadar uzanan baraj göl kıyısı, baraj gölünün dolması durumunda korunaksız olduğundan tehlike yaratmaktadır.  Göle düşme tehlikesini önlemek için göl kıyısına önleyici korunak yapılmalıdır. Önerisini getiren okurlarım, ‘Belediyenin imkânları yoksa belediye, imkânları olan başka kurumlara, Karayollarına, Devlet Su İşlerine başvurup yardım isteyerek kıyı boyunda gerekli güvenliğin kurulmasını sağlayabilir.


             Fikri TAŞ
             [email protected]



*Sitemizde yayınlanan köşe yazılarının sorumluluğu yazarlarına aittir.
Bu yazı toplam 1008 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
123456
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim