Küstürdük mü bu dağları
Eskilerden biliriz dağların o güzel bakışlarını,kokusunu..
Gölge düştüğü vakit kol kanat gerdiklerinedir sitemi
Kazma kürek güzelliğini oyanadır öfkesi
İncilerini pula çevirenedir kavgası
İpek gibi saçları savuran rüzgardır haykırışı
Gabar gibi çırılçıplak, kaldı mı farkı ötekilerden
Havar! cilo gibi sevdaya soğudu bu dağlar
Yanağından düşen gözyaşı,çamurlu dereye kan ağlıyor
Dumanından havası karardı, acımasızca darbelerine maruz kaldığı canavardan
Yaylada başlayan bir berivanla çobanın sevdasıydı yüreği
Saf, dağda akan pınar gibi
Masum,doğan bir bebeğin çığlığı gibi
Ne yaşamlar bağladın yamaçlarında
Nelere vesile oldun,nelere sebep olduk
Ters lale misali eğilmişse boynu, vardır tomurcuk misali sabrı
Kaçış gelir, bir daha açacaktır şefkatli kanatlarını
Bırakalım aksın mutluluk gözyaşları yanağından
Geçene göstersin yedi rengini
Yeter ki sürsün bu sevda dağların yamaçlarında
Yankılansın dağların arasında
Sırtında beşiği,kınalı ellerde yayığı olan berivanların zılgıtlarıyla
Rüzgarla savrulsun, eteklerinde kuzuları kovalayan çocukların gülüşleri
Akıtsın şelaleler içini,çoşsun dereler,yeşersin çiçekler
Yeşil elbisesine hasret kuşansın dağlarımız
YAKUP SOYDAN