Her iki elinde dolu,poşetlerle geldi. Oturdu. Nefeslendi. Hal hatır sonrası tepkili bir ifadeyle, ‘ Hocam, bu gidişle halimiz ne olacak.’ Dedi. Beraberinde getirdiği poşetleri işaret etti.’ Her gün, hemen hepsi marketler, manavlar, mahalle bakkalları, günlük fiyat artırıyorlar. Bir ürünü, On yerde sorun. On ayrı fiyat görürsünüz. Ucuzluk reklamını yapan büyük marketler, alışveriş yerleri de günlük fiyatları, değiştiriyorlar. Hocam, bunları kontrol eden, denetleyen, bir makam, kuruluş yok mudur? Eskiden, belediye zabıtaları, denetleme yaparlardı. Belirlenen oranın üstünde fiyat artışı yapanlara, ceza yazarlardı. Şimdilerde galiba hatır gönül benzeri, arayan soran, denetleyen, yok. Kim ne tutturursa ona satıyor. Hocam, bütün bunları sizde yaşıyorsunuz. Gazetede dile getirseniz, belki bir yetkili, harekete geçer.’Diye her gün artan fiyatlardan, hayat pahalılığından, çaresizce, dert yandı.
Yorgun gelmişti. Bir su ikram ettim. Teşekkür etti. Gitti. Haklıydı. Çarşıda elinde poşet, kiminle konuşsanız, aynı, benzer sorunlardan, gördüklerinden dert yanarlar. Bayan bunları anlatırken, yanımda oturan arkadaşımda, konuya girdi. ‘Limonu, almak istediğim yerde, çok pahalı görünce, ucuzunu bulurum, diye üç büyük marketle, bir manava, mahalle bakkalına, kadar gidip sordum. Birbirinden farklı Beş ayrı fiyatla satılıyordu. Kafelerde, çay ocaklarında, küçük Munzur şişe suyu.15 liraya veriliyor. Munzur Suyu toptancısına, sordum.5 liraya kafelere, esnafa veriyorlarmış. Hiç bir masrafı olmayan, bu yıl, bu mevsimde en çok tüketilen suyu, Yüzde yüz karla satmak, yetmiyor. Yüzde, İki yüz karla 15 liraya satıyorlar. Bu aşırı karla satış için uyaran soran yok.’ Diye örnekler verdi.
Büyük marketlerde, alışveriş yerlerinde, fiyat kontrollerinin, yapıldığı, haberlere, sosyal medyaya, yansımasına rağmen, onlarda da hemen her gün, fiyatlar, artarak değişiyor.
Bayanın dediği gibi, keyfi fiyat artışlarını, önleyecek, denetlemeleri, yapacak, bir makam, yok mudur? Muhakkak vardır. Nedense sahaya bir türlü inmiyorlar. Biri sivil iki kuruluşun, bu konuda sorumlulukları oldukları söyleniyor.Harekete geçtikler yoktur.. Yetkililer, vatandaşın bu şikâyetlerini dinlemelidirler. Küçük bir il olsa da, herkes birbirini tanısa da, toplumu ilgilendiren konularda, sorumlu oldukları görevlerini, yapmalıdırlar.
GÜNÜMÜZ GENÇLİĞİNDEN
Gazete yerime gidiyordum. SEYİT RIZ PARKI İLE Dersim Müzesi arasında hızla hareket eden, pencereleri açık bir otomobil. İçinden gelen sözde müzik sesi, o civardaki insanları, sağır edecek yükseklikte. Direksiyonun başındaki delikanlının, Dünya umurunda değil. O, yükseklikte arabanda müzik dinlemek istiyorsan, camları kapatırsın. Kimseyi rahatsız etmezsin. Senin o bağırtını, kimse dinlemek, rahatsız olmak, istemez. Senin yaptığın, çevredekileri, rahatsız eden, çok büyük bir saygısızlıktır. Kirliliktir. Trafik kurallarını ihlal etmektir. Şehir içinde, çarşıda, yaya geçitlerine rağmen zaman, zaman, hızla geçen araçlar, kameralarla tespit edilmelidirler.
Gençlerimizden her zaman, buna benzer örneklerle karşılaşabiliyoruz.Toplu taşıt araçlarında 80 yaşındaki yolcu oturacak yer olmadığından ayakta beklerken, gençlerimiz, ellerinde, telefon, istifini bozmazlar.
SOKAKLARIN KOKUSU
Halkın bir başka endişesi, sokaklarda uyuşturucu, kokusudur. Bu kokuyu, bu endişeyi, daha çok anne babalar, hissetmektedirler. Bu koku, ülkemizde, uygar dediğimiz Avrupa ülkelerinde, bile hissedilmektedir. Bu tehlike, günümüzde, bütün insanlığı tehdit eder tehlikelerden biri olmuştur.
Şehrimizde, bu tehlikeyi, endişeyi, giderecek, çalışmalar, denetimler, yetkili makamlar tarafından hassasiyetle yürütmekte imiş. Sayın Valimiz, bu konudaki hassasiyetlerini, ifade etmişlerdi.
SİLAHLI KAVGA
İlimizde, bu yıl, çıkar, menfaat,çıkar için yaşanan, iki silahlı çatışma, Alevi, inançlı, Demokrat, kimlikli, çağdaş, Tunceli Halkına ,hiç yakışmadı.
