Sanayide başarılı olmanın formülü, sırrıdır. Sanayi üretiminde bütün unsurlarının bir araya geldiği birlikteliktir.
Organize sanayi, bütün sanayi dallarının bir arada organize olup, çalışmalarını sürdürdüğü toplu bir alanda, bir bölgede, bir araya gelmiş, sanayi topluluğudur.
Üretilen malların, pazarlanmasının, taleplerin karşılanmasının, organize edildiği, bir organizasyondur.
Sanayi kollarında, ihtiyaç duyulan eksikliklerin kolaylıkla temin edilebildiği, giderildiği, bölge avantajının, kaynaklarından yararlanıldığı, kullanıldığı, organizasyondur.
Küçük sanayi tesislerinin, kurulduğu, büyüyüp serpildiği, ürettikleri ürünlerin, pazarlanmasında kolaylıklar sağlayan organizasyondur.
Küçük sanayi tesislerin, büyük sanayi tesislerine, fabrikalara dönüşmesini sağlayan sanayini ilkokuludur.
Bu gün ülke ekonomisinde, ülkenin sanayi gelişiminde, sanayi üretiminde, büyük pay sahibi olan KAYSERİ İlimiz, organize olmuş sanayinin ürünüdür. Mucizesidir.
Ulaşımın, sevkiyatın kolay, yapılabildiği, tren yollarının, limanların, büyük hava alanlarının bulunduğu illerde üslenen Fabrikaların, yanında, limanlarının, ulaşım kolaylığının olmadığı illere yayılan, organize sanayi tesisleri, ülke ekonomisinin kalkınmasında önemli bir pay sahibi olmuştur.
Fabrikası, sanayi tesislerinin, ulaşım kolaylıklarının olmadığı Tunceli’de, Organize Sanayi tesislerinin hala kurulmamış olması, Tunceli ekonomisinin en büyük eksikliği olmuştur. Küçük sanayi, üretim tesislerinin kurulmasını sağlayacak organize Sanayi Bölgesi, yıllardır arsası tahsis edildiği halde kurulmayışı, organize edilmeyişi, ilin ekonomik olarak kalkınmasında büyük bir eksiklik olmuştur.
Organize sanayi tesislerinin ekonomik kalkınmadaki payını çok iyi bilen, Tunceli’ye atanır atanmaz, bunun eksikliğini, gözlemleyen Sayın Valimiz, Organize sanayinin kurulması çalışmalarına öncelik vermiş. Kurulmasında payı olan kurumları adeta seferber etmiştir.
Sanayi, üretim yapacak tesislerin kurulmasında öncelikli olan, alt yapı, yol, su elektrik, çalışmaları başlatılmış, büyük ölçüde alt yapı hizmetleri götürülmüştür.
Organize Sanayi Müdürlüğü, organize Sanayinin kurulmasında, çalışmalarında payı olan kuruluşların elemanlarına ŞAROĞLU Otelinde bir iftar yemeği verdi. Yemeğe biz gazetecilerde çağrılmıştık. Otelin şehre tepeden bakan terasında düzenlenen yemeğe, Organize Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Valimiz, Organize sanayinin çalışmalarına katılan kuruluşların üyeleri, Özel İdare Genel Sekreterlik çalışanları, Sanayi Ticaret odası başkan ve üyeleri, SODES yetkilileri, çok sayıda davetli katılmıştı.
Sayın Valimiz, Organize Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı yaptığı konuşma, yalnız Organize Sanayi için yapılan çalışmaları değil, Tunceli için yapılan çalışmaların, yatırımların, projelerin tümünü kapsıyordu.
Organize Sanayi için yapılan çalışmaların yanında, şehrin ilin kalkınması için bakanlıklardan sağlanan paralar, 500 kişilik yurdun yapımı, eğitim sağlık, tarım için yapılan çalışmalarda 130 yatırımcıya sağlanan destek, İlçe ve köylerde, sürdürülen yol, su, kanalizasyon çalışmaları, şehirde yaşamı ulaşımı kolaylaştıran çalışmalar, sevindirici haberlerdi.
İftar yemeği, Tunceli’nin, sorunlarının, konuşulduğu bilgilendirme toplantısı gibiydi.
+++++++
GECENİN COŞKUSU,
ARYA telefon etti.’Büyük Baba, karnım ağrıyor. İlaç al gel. Sürelim.’Dedi. Anlaşılan ARRYA büyük babasını özlemişti. Annesinin zaman, zaman ağrıyan belime ilaç sürmesini gören ARYA, ilacı, ağrıyı, bahane etmişti.
Geç saatte gitmeme rağmen, uyumamış, dışarıda park etmiş pikabın üstünde, ablası ROŞVER’LE beni bekliyordu.
Büyük Babası ile hasret gideren ARYA, sık, sık,’Büyük Baba gitme bizde kal.’Deyip durdu. Uykusu gelen ARYA, nihayet benim gitmeme razı oldu.
Gecenin serinliğinde yürümek oldukça güzeldi. Şehrin Ovacık çıkışında geç saatler olmasına rağmen yol yürüyenlerle doluydu.
Mehtap batmak üzereydi. Gecenin karanlığı, gecenin renkli ışıklarına rağmen, şehri sarmıştı. Karakargalar, konakladıkları MUNZUR’UN kıyısındaki kavaklarda bağırıp çağırmalarını sürdürüyorlardı. Bebek arabasında yürüyüşçülerin arasındaki yürüyüşe çıkmış bebek hala uyumamıştı. Şehre yaklaştıkça parklara, bahçelere açılan yollarda deyim yerindeyse sel gibi insan akıyordu. Çoğunlukla tanımadık yüzlerdi. Tatillerini tatil beldeleri yerine Dersimde, Tunceli’de geçirmek isteyen Dersimin sevenler olmalıydı.
Çay bahçelerinde, çalan müzik, atılan kahkahalar, uzaktan duyuluyordu.
SEYİT RIZA Parkı, gecenin o saatine rağmen ağzına kadar doluydu. Yer bulup oturmak mümkün değildi. O saate rağmen, parkın etrafı, hala işgal edilmiş arabalarla doluydu. Parkın şenliği, güzelliği onlardan park etmiş araçlardan gözükmüyordu.
Parkta, ayakta yorulan oturacak yer bulamayanlar, SEYİT RIZANIN, kucağına oturmuşlardı. SEYİT RIZA, çevresini saranlara değil, dalgın uzaklara, bilinmeyen bir yere bakıyordu.
Polis evi için emniyete satılmak istenen şehrin tek yıldızlı oteli ŞAROĞLUNUN, terasında âdete dizilmiş insanlar, tepeden Şehrin eşsiz güzelliğini seyrediyorlardı
Park çıkışı kaldırımlara dizili, satıcılar, gecenin serinliğinde, akan selden paylarını almanın çabası içindeydiler.
Parkın, şehrin, güzelliğini, gölgeleyen, kirlilik abidesi gibi duran KIŞLA binası, inadına varlığını sürdürüyordu.
Festival gelmeden, festival havası bütün şehri sarmıştı. Sokaklar çok renkli çiçeklerle donanmış gibi. Çay bahçeleri, parklar, kafeteryalar, lokantalar, kahveler, festival gelmeden dolup taşmıştı.
Dersim, barışla birlikte kapılarını bütün dünyaya açmıştı.
Dersim sevenleriyle dolmuştu.
