KÖYÜN AYDINLIK IŞIĞI

   Köyün aydınlık ışığı OKULDUR. OKUL. Köyün geleceğini aydınlatan, ışık, ülkenin aydınlanmasında da payı olan, ışıktır.
   Munzur Üniversitesi kurulduğunda,’Tunceli’nin BACASIZ FABRİKASI kuruldu.’Demiştim. Munzur Üniversitemizi, fabrikası olmayan Tunceli’nin, BACASIZ Fabrikası diye adlandırmıştım. Fabrika istihdam demektir. Fabrika üretim demektir. Munzur Üniversitesinde, binlerce örgenci okuyacaktı. Okulu, Üniversiteyi bitirip, ülkenin kalkınmasında, yaşamında pay sahibi olacaklardı. Binlerce örgenci, yaşadıkları Tunceli’de, ikamet edeceklerdi. Günlük ihtiyaçlarını, Tunceli’de, karşılayacaklardı. Tunceli ekonomisine katkıda bulunacaklardı. Kurulu Üniversite, Üniversitede, çalışacak işçileri, elemanları, Tunceli işsizlerinden alacaklardı. Çok insan iş sahibi olacaklardı. Üniversite, Tunceli için istihdam kapısı olacaktı.
    Saydığım, özellikleriyle Üniversitemize Bacasız Fabrikamız,’ Demiştim.
   Okulda, köy için aydınlatıcı bir ışıktır. O ışık aynı zamanda o ülkeyi aydınlatan ışıkta payı olan ışıktır.10 Yıl köylerde, öğretmenlik yaptım. Yalnızca öğretmenlik yapmıyordum. Köyün aynı zamanda dava vekiliydim. Resmi kurumlara yazacakları dilekçeleri yazardım. O yıllarda avukatların olmadığı yıllarda, dava vekilleri avukatlık görevlerini sürdürürlerdi. Aynı zamanda sağlık memuruydum. Sağlık konusunda bilgilendirir, yardımcı olurduk. Eşimle birlikte hastalara yaptırmaları için verilmiş iğnelerini enjekte ederdik. Meydana gelebilecek sağlık vakalarında, pansuman, ilaç ihtiyaçlarında yardımcı olurduk.
    Köylü, öğretmenin varlığıyla, kendilerini güvencede hissederlerdi. Memlekette olup bitenlerin haberlerini daha yakından izleyen, öğretmenden alırlardı. Merak ettikleri tarih bilgilerini de öğretmenden alırlardı. Öğretmenin yaşamından örneklenirlerdi. Okumuş kültürlü öğretmen, yaşamı ile çalışmaları ile köye yenilikler getirirdi. Örnek olurdu. Aynı zamanda uzlaştırıcıydı. Köylüler arasında meydana gelecek, çatışmalarda, kavgalarda, yatıştırıcıydı. Barıştırıcı, uzlaştırıcıydı. Öğretmen, köylülerin, geleceği, olan çocuklarını eğitendi. Onlara A-B-C yi, okuma yazmayı, öğretendi. Öğretmeniydi. Avukatıydı. Doktoruydu. Sağlık memuruydu. Hastalara iğne yapmayı, köye gelen sağlık memurlarından, günlerce kendi üzerimizde denemeler yaparak öğrenmiştik. Üç yerleşim yeri mezradan oluşan köyün hastalarına iğne yapmak için eşimle birlikte koştururduk.
    Okul çağındaki köylü çocuklarının, okulu, evlerinin hemen yanı başında olurdu. Aileler, taşıma ücretleri, yemek bedeli ödemezlerdi. Günümüz trafik yoğunluğunda, taşıt araçları ile köyden uzakta okula giden çocuklarını, gözleri yolda beklemezlerdi.
     Köylerdeki okullar kapandı. Okulsuz köyler, âdete susuz çöle döndü. O eski şenlikli köyler sustu. Oyun oynayan çocukların sesi duyulmaz oldu. Köylü, anneler, babalar, yollara düştüler. Çocuklarının eğitimi, okuması, onların, yapmaları gereken, önemli görevleriydi. Köyden uzaklardaki okullara, götürüp, getirme, taşıma, yemek ihtiyacını karşılamak, ailelere yük oldu. Anneler, her gün gözleri yolda, taşıt araçları ile uzaklardaki okula giden çocuklarının dönüşünü, bekler, oldular.
    Artık okulsuz Köylerde, çocukların, sesleri duyulmaz oldu. Köyü her alanda aydınlatan öğretmen, aydınlık ışığı, söndü.