• BIST 9915.62
  • Altın 2435.681
  • Dolar 32.5203
  • Euro 34.8906
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 23 °C
  • Tunceli 25 °C

46'lık Dergi: Fikrin Cezai Ehliyeti Olmaz

Klinik Psikolog Dr.Kahraman Güler

Sevgili okurlar bugün size Türkiye geneli yayın yapan 46’lık derginin çalışma ekibinin 46’lık dergiye dair fikirlerini paylaşacağım. Benim çocukluktan beri en büyük hayalim fikirleri ve duyguları herhangi bir sansüre maruz kalmadan kimseye de küfür etmeden açıkça ortaya konulması ve bunu yapanlardan biri olmaktı. Bunların çocukluk yaşantımda tanıklık ettiğim toplumsal ve bireysel deneyimlerin etkisi olduğunun farkındayım. İçinde bulunduğumuz toplumsal koşullar, bizi çevreleyen dış dünya sürekli kendimize sansür uygulamamıza neden oluyor. Hangimiz baskılanmadık ki? Neyse, siz anladınız.

Bu dergiyi çıkarma süreci başlarken hem dünyaya dair bir fikir belirtmek, kendin orada tanımlamak ve insanların kendinden bir şeyler bulduğu bir slogan ortaya koymak en zorlu olanıydı insan işte üzerine çok düşündükten sonra bir anda doğru bulduğuna tutunuyor. İsmi ve sloganı bulmak da benim için böyle oldu.

Sonra bunu gençlere; meslektaşım, sevgili arkadaşım Klinik Psikolog Nida Altun ile birlikte hayata geçirdik. O bu serüveni kendi cümleleriyle şöyle açıkladı. Sırasıyla; editör ekibimize, tamamen gönüllü ve heyecanla dahil olan Eda Öztürk ve Zühre Küçükvezirci de fikirlerini beyan ettiler.

NİDA ALTUN: Değişimler, dönüşümler, sorgulamalar, yüzleşmeler, insan ruhunun kırılmasıyla başlar; bu kırılmanın derinlere doğru inmesiyle devam eder. Ve öyle meçhul bir yere yaklaşılır ki oraya sızmaya ancak kelimelerin gücü yetebilir, orada nelerin olup bittiğine ancak kelimeler mana verebilir. 

Hakikatin kalın perdesinin aralanması şimdiye kadar hep böyle olmuş, bundan sonra da böyle olacak. Bu yüzden “insana has” olanı daha iyi anlayabilmek, insanın kendini tanıma ihtiyacını bir nebze de olsa karşılayabilmek; duygulara, düşüncelere, hayatlara yön verebilmek için yolumuzun edebiyattan, psikolojiden, felsefeden geçmesi gerektiğinin farkındayız. İşte tam da bu amaçla dergilerin birer birer kapandığı bir dönemde bir delilik yapıp 46’lıklar olarak yolunuza çıktık ve çok değerli eserleri sizlerle buluşturmaya çalıştık. 

2021’ye yaklaşırken yine bu amaçla sizlerle birlikte yürümek istiyoruz. “Kırılmanın” dışarıdan içeriye değil içeriden dışarıya olması için, kendimize ait olan bir söz söyleyebilmek için okumaktan ve üzerine düşünmekten vazgeçmemek dileğiyle...

EDA ÖZTÜRK: Goethe iki ömrü olsun istermiş. Biri yaşamak, diğeri ise okumak için. Anlıyoruz ki okumak da yaşamakla eş değerdedir. Her yaşamın iyi olmayışı gibi her okuma da iyi olmayabilir. Daha doğrusu her okunan da. İşte biz 46’lıklar olarak daha iyi bir yaşam/okuma için bilinenlerin de dışında seçenekler sunmaya ve kendimizin de zevkle okumak istediğimiz konular ve yazarlar seçmeye çalışıyoruz.

Her şeyi deneyimleyip yaşamak için hayat çok kısa. O yüzden iyi rehberlere ihtiyaç duyarız. Gençliğe önceki nesillerin yaptıklarından doğan sonuçların bir raporudur aslında sunmaya çalıştığımız 46’lık rapor, geleceğin daha iyi olması adına. İyileşme gelecekte oluşacak bir durumdur. Geçmişte iyileşme olmaz. Geleceğin söz konusu olduğu yerde mevzubahis gençlik olmalıdır. Sözde gelecek için yapılacakları ele alırken geleceğin asıl sahiplerinden habersiz olmamalı. Ve bu sahipler geleceği daha iyi kılmak için bilmek, görmek, anlamak ve irdelemek zorundalar işte bu yüzden okumaları okutmaları gerekir. Okumaktan vazgeçmemeleri için bir uğraştır 46’lık dergi.

 

46’lık Dergi Editörü ZÜHRE KÜÇÜKVEZİRCİ :

'Fikrin cezai ehliyeti olmaz.' Sözüne takılmamla başlamıştı benim 46'lık maceram. Zira yıllarca fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillerin yetiştirilmesi olmuştu ilkem.

İnsanların duygu ve düşüncelerini özgürce ifade etmeleri, sürüye dahil olmak yerine kendi yollarını çizmeleri, ezber bozmaları; dayatılanı değil kendi gözlerine, ruhlarına, uslarına hitap eden ‘güzel’i, 'iyi'yi, 'doğru'yu aramaları; bulmaları, kaybetmeleri, buldum sanmaları, aramaktan yorulmaları ve yeni bir macera öncesi verdikleri molada aynaya bakma anları. Arama serüveni esnasında gördüklerinin, yaşadıklarının ruhlarında demlenmesi sonucu kendi iç/dış dünyalarındaki değişimleri fark etmeleri... Ne güzel hikâyeler çıkar bu süreçlerden , ki çıkıyor da...

Anlatmak istiyoruz, orada bir yerde yazdıklarımızı okuyan, anlattıklarımızı dinleyen birinin olduğunu bilmek hepimize iyi geliyor... Ben derginin bu yönünden bahsetmek istedim size, derginin künyesi açıklanınca hayal kırıklığına uğrayanlar oluyor elbette ama bilsinler ki gelen her mail okunuyor. Yola çıktığımız ilk günden bu yana bizimle olan, yol arkadaşlığı yapan tüm okuyucularımıza, takipçilerimize bu vesile ile teşekkürler. :)

Hayat çok kısa, laf çok ama muhabbet yok maalesef çoğu yerde. Biz buradayız, demleyin çayınızı/ kahvenizi, alın 46’lık derginizi (Kafiye olsun diye değil) Gözyaşlarımızı bitti mi sandın?

Bu yazı toplam 28075 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
123456
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim