YAŞAMIN İÇİNDEN

      Sokaklarımız hala festival günleri gibi renkli, coşkulu. Tatillerini geçirmek için Tunceli’yi tercih eden, yurtiçi ve yurt dışından gelen misafirlerimiz tatillerinin tadını çıkarmaya devam ediyorlar. Akdeniz sahillerini aratmayan Pülümür Suyunun çevresi gün boyu tatilcilerle doludur. Terör haberleri ile basında sık, sık haber olmasına rağmen sevenleri dünyanın dört bir yanından geldiler. Tunceli’yi tanımayan ön yargılılar, düğünleri yakınları için Elazığ’dan, Malatya’dan bile gelmeye korktular. Gelenlerde Tunceli’nin korkulacak bir kent olmadığını, aksine en güvenli bir kent olduğunu gördüler.
     Akşamları, düğün salonlarından, çay bahçelerinden yayılan, davul zurna, müzik, sesleri bütün şehre yayılır. Eğlenceler gece geç saatlere kadar artarak sürer. Gece geç saatlerde evlerine dönenlerle sokaklar yeniden şenlenir. Sarhoş sürücüler kimseye, çevreye aldırmadan müziği sonuna kadar açarak, hızla adeta yarışırcasına gaza basarlar. Issız, gürültüsüz yerleri seven bülbüller gürültülü şehri terk etmişlerdir. Gürültüye aldırış etmeyen gece böcekleri ise gece eğlencelerine katılarak sabaha kadar durmadan öterler.
    İzmir’de yaşayan emekli öğretmen arkadaşımı sokakta topallayarak, zorlukla yürürken gördüm. Anlattı. Sigaradan dolayı her iki bacağındaki damarlar tıkanmış. Baktım aldırdığı yok. Sigara paketi cebinde, anlaşılan bacakları kesilse bile o mereti bırakmayacak. Bir bebek gibi emmeye devam edecektir. Topluma örnek olması gereken biri bu kadar kötü bir örnek olursa, o toplum, bu tür öldürücü, kötü alışkanlıklardan nasıl arınacaktır.
   Düzgün Baba ziyaretinden gelenler vardı. Soygun hız kesmeden devam ediyormuş. Gittiklerine diğerleri gibi onlarda pişman olmuşlar. Kutsal mekânda gördükleri onları da üzmüş. Bir önceki yazımda yazmıştım. Dernek Başkanı bana gelmiş, soyguna izin vermeyeceklerini söylemişti. Bende ona güvenerek köşemde soygunun durduğunu yazmıştım. Anlaşılan soyguncular, büyük vurgunlar vurdukları soygundan vazgeçememişler. Derneklerden sorumlu yetkilinin ifadesine göre Sayın Valimiz konu ile yakından ilgilenmiş. Araştırma komisyonun kurulmasını istemiş. Umarız kısa zamanda gereği yapılır. Soygun sona erer.
   Üniversite öğreniminin başlamasına az kala şehirde kiralık ev arayan öğrencilerden, ailelerinden deyim yerindeyse geçilmiyor. Onları, onların çaresizliklerini gördükçe bir Tuncelili olarak onlardan çok üzülüyorum. Üniversiteli olmanın heyecanı içinde gelmişler. Kalacakları yurt yok. Kiralık ev yok. O kadar çok çaresizler ki, gözleri merak ettikleri Tunceli yi bile göremez olmuş. Evlerini kiraya vermek isteyenler, öğrenci olduklarını öğrenince yüzlerini çeviriyorlarmış. Verenlerde acımasızca tutturduklarına, yüksek kiralarla veriyorlarmış. Bu yaptıkları insanlık değil. Onlarında çocukları vardır. Bir anlık çocuklarını onların yerine koysalar belki bu kadar acımasız olmazlar. Geçen yıl bu köşedeki yazım üzerine kira kontrolü yapan Defterdarlıkta bu acımasız insanlarla başa çıkamamıştı.
   Baraj canavarının şehrin içinde çekilerek bıraktığı bataklıkta, sabahın erken saatlerinde çalışan kepçe, belediyenin açıktaki kanalizasyon borusunun toprağa gömüleceği, açıkta bırakılmayacağı çalışması olarak algılanmıştı. Sonradan anlaşıldı ki belediyenin çalışması değilmiş. Kaçak kum alıcıları şehrin ortasında herkesin gözü önünde kum almak için kepçe çalıştırıp yol yapmışlar. Açacakları çukurlarda küçük gölcükler oluşacak. Baraj gölü çekildikçe o küçük gölcükler sivrisineklerin üreme merkezi olacaktır. Çevre kirliliğinden, kum ocaklarından sorumlu kuruluşlar, yine göremeyeceklerdir.
   TUNCELİ HALKIN SESİ GAZETESİNİN Sahibi 40 yılı aşkın gazetecilik yapan yakın dostum, HAYDAR KORKMAZ, İstanbul’da, bir ameliyat sonrası girdiği yoğun bakım ünitesinden hala çıkamadı. Tunceli’de kurulu ilk iki matbaadan, ilk iki mahalli gazeteden birinin sahibiydi. Aynı sokakta komşuyduk.12 Eylül askeri darbesinde gözaltına alınmıştı. Polisler arasında götürülüşünü onu gördükçe hep hatırlarım. Hürriyet Gazetesinin Tunceli Muhabiriydi. Efendiliğinden, nezaketinden ödün vermezdi. Onu tekrar aramızda sağlıklı görmek için duacıyız.