Elinde cep telefonu ile hızla içeri giren gazeteci Kadir MERKİT; “bakın hocam bu katliam değil de nedir?” diyerek elindeki cep telefonunu önüme koydu.
Telefon ekranında bir katliamın görüntüsü vardı. Üst üste yığılmış milyonlarca ölü balık. Katledilmişlerdi.
Gazeteci arkadaş adeta isyan etti; “Doğal yaşamın öne çıktığı günümüz dünyasında, yaşamı besleyen damarları kesmek yaşamı katletmek öldürmektir. Gezi parkında insanlar doğa için ölüme yatarken TATAR BARAJININ pervasızca yaptığı tam bir doğa katliamdır, cinayettir. Yetkili makamlar, sivil toplum örgütleri bu katliama sessiz seyirci kalmamalıdır” diyerek tepkisini dile getirdi.
Mazgirt ilçesi hudutları içinde Akpazar Beldesine yakın inşa edilen TATAR BARAJ İnşaatını yapan müteahhit, baraj kapaklarını kapatıp su tutmak için kuralları, çevreye karşı sorumluluklarını, insani değerleri bir kenara iterek baraj gölünün biran önce dolması, taahhüdünü yerine getirip parasını alması için nehrin bütün sularını kesmiş. Nehri kurutmuş. Kuruyan susuz kalan nehirdeki bütün balıklar, nehrin suyunda yaşayan bütün canlılar ölmüş.
Hâlbuki belirlenmiş kurallara, göre barajda su tutmak için akarsuyun tümü kesilmez. İçindeki canlılar ölmesin yok edilmesin diye bir miktarının akmasına izin verilir. Bu kural, bu yasa bütün baraj inşaatları yapımı için geçerlidir. Yapılan barajlar bu kurala uygun yapılmasaydı. Üzerinde kurulu nehrin suları tümden kapatılmış olsaydı bütün nehirlerdeki canlılar yok edilmiş olurlardı.
TATAR BARAJ İnşaatı bu kurallara uymayarak, keyfi davranarak, nehirdeki bütün canlıları katletmiş. Yok etmiştir.
TATAR BARAJININ müteahhidi, yetkilisi, insanlığın, hepimizin, ortak malı olan doğamızı, doğamızdaki canlıları katletmiştir.
Biz bu sorumsuz müteahhitten davacıyız.
Aynı şekilde resmi makamların da, yetkililerinde, bizim gibi doğadan, ortak değerlerden yana taraf olmalarını, kuralları çiğneyen bu müteahhitten hesap sormalarını istiyoruz.
BİR BAŞKA KATLİAM
ORKİDE, çiçeklerin çiçeğidir. Dünyadaki endemik (az bulunan) çiçeklerden biridir. Gönüller onunla fethedilir. Sevgiler onunla pekiştirilir.
Bu ender az bulunan çiçek, DERSİMİN doğa hazinelerinden biridir. Bu güzel, ender çiçeğin yumrularından salep yapılmaktadır. Diyarbakır’dan gelen kaçak orkide avcıları salep yapımı için bu ender dünyada az bulunan çiçeğin açmasına, kök salmasına izin vermeden yumrularını çıkarıp götürmektedirler.
Bu vahşi soy kırım katliamı, yıllardır gözler önünde sürmesine rağmen, sorumlu kurumlardan doğaseverlerden bir tepki engel gösterilmediğinden, müdahale edilmediğinden hala acımasızca sürmekteymiş.
Çevreden sorumlu kurumlara, Tarım İl müdürlüğüne, Sayın Valimize, katliamın en çok yapıldığı Pertek, Mazgirt Kaymakamlarına, çağrıda bulunuyorum. Bu soy kırım katliamına lütfen izin vermeyiniz.
Bu katliamı, köşeme taşır iken, eski tarım uzmanı, gazeteci arkadaşım Ergüder ÖNER, geldi. Ne yazdığımı görünce büyük bir tepki ile ‘yıllardır bu katliam yapılmakta, herkes seyirci kalmaktadır. Bu beni çok üzmektedir. Ben bu harika çiçeği üretmek, çoğalmak için çaba sarf ederken, yumrularından tohumlarından üretmeye çalışırken bu doğa katileri bu ender çiçeği doğamızda yok etmektedirler.’ Diyerek tepkilerini dile getirdi.
O da benim gibi yetkililere, kurumlara, bu katliamı durdurmaları için çağrıda
bulundu.
ADI GİBİ DÜZGÜN BİR ÇOCUKTU
Düzgün ARSLAN, öğretmen arkadaşımız, Cahit ARSLANLA, Güler ARSLANIN çocuğu, Oturduğumuz mahallede büyüdü, görev yaptığım okulda okudu. Çocuklarımızın arkadaşıydı.
Güldüğünde gözlerini kısar gülümsemesini gözlerine, bütün yüzüne, yayardı. Utangaç gülerdi. Onu güldürmek için takılırdım. Gülen yüzünü hep sevgiyle hatırlarım.
Uzun yıllardı, görüşmemiştik. Babası ile karşılaştığımızda, gülen yüzünü hatırlardım.
Biz sevgisine doyamadığımızı kaybettiğimiz gibi ARSLAN ailesi de sevgisine doyamadıkları DÜZGÜN’Ü kaybettiler.
Acılarının büyüklüğünü, aynı acıyı çeken bizler biliriz.
Onlara, sabır, baş sağlığı dilerken,
Sevgili DÜZGÜN’E ALLAHTAN rahmet diliyorum.
O,adı gibi DÜZÜN bir çocuktu.
