Üç gün süren sempozyuma yurt içi ve yurt dışından çok sayıda alevi temsilcisi katılırken, Rektör Prof. Dr Ubeyde İpek’e, Rektör Yardımcısı Prof. Dr Muzaffer Aşkın, Rektör Danışmanı Öğretim Görevlisi A. Zülfü Türkoğlu, Alevi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Kadir Bulut ile çok sayıda öğretim elamanı da eşlik etti.
Sempozyumda bir konuşma yapan ve sözlerine “Öncelikle hepinizi Hakikatin ve Muhammet Ali’nin aşkı ile selamlıyorum” şeklinde başlayan Rektör Prof. Dr Ubeyde İpek, “Pir Hünkâr Hacı Bektaş-ı Velinin “ İlimden ve bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.” Düsturu ile aşk-ı Niyazlarımı sunarken; bugün bize bu muhabbet meydanını açan Güvenç Abdal Ocağı evlatlarına ve “Muhabbetten maksat, Muhammet’i var etmektir.” Diyen dedelerimiz ile bu meydana bilimin ve ilimin ışığını yansıtacak olan çok değerli katılımcı hocalarımıza ve konuşmacılara can-ı gönülden muhabbetlerimi sunarak başlamak istiyorum.”dedi.
“TOPLUMLARIN FARKLI RENKLERİNİ KUCAKLAMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Konuşmasında Üniversitesinin kurulduğu ilk günden beri bilimsel hassasiyetle toplumların farklı renklerini yüreğinde kucakladığını ifade eden Prof. Dr Ubeyde İpek, “Bundan sonraki süreçte de Tunceli Üniversitesinin toplumların farklı renklerini yüreğinde kucaklamaya devam edeceğini ifade ederek şöyle konuştu: “Hayati bir görev üstlenmesi ülkemiz ve insanlık tarihi açısından hiç şüphesiz takdire layık bir tutumdur. Üniversitemiz, kurulduğu tarihten yani 2008 yılından itibaren gerek Tunceli yöremizde gerek yurdumuzun dört biryanında gerekse de uluslararası alandaki yaptığı bilimsel çalışmalar ile Tunceli’yi bir nevi bilimlerin buluşma mekânı haline getirmek için “Bilimde Öncü, Düşünce de Özgür” şiarıyla bilimsel hayatına devam etmektedir.
“ALEVİLİK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ İLK ÜNİVERSİTEYİZ”
Temmuz 2009 tarihinde Rektörlüğe bağlı bir birim olarak Alevilik Uygulama ve Araştırma Merkezini kurduklarını belirten İpek, “ Merkezimiz, insani bir realite olan inanç olgusu çerçevesinde geniş bir alanda çalışma yapmayı hedeflemekle birlikte, Tunceli yöremizde yaşayan ve halkımızın büyük çoğunluğunun da tabii olduğu İslam dinin kendine has bir yorumu olan Alevi inancına sahip olması, bu inancın tarihsel, sosyal, teolojik ve edebi hayat sürecinin bilimsel zeminde incelenip kayıt altına alınması ve bir sonraki nesillere aktarılıp yaşatılması noktasında da çalışmalarını sürdürmektedir.”dedi.