• BIST 9071.86
  • Altın 2877.277
  • Dolar 34.2018
  • Euro 37.5403
  • İstanbul 24 °C
  • Ankara 25 °C
  • Tunceli 28 °C

Mahsa Amini Olayı Bardağı Taşıran Son Damla mı?

Dr. Nil KESKİN

 

Her iki soruya da evet görüşümü ortaya koyup, bulgularımı sizinle buluşturmak için koyuldum yazmaya. Umarım sentez ve tespitlerim yine her zamanki gibi size şimdi ve sonrası için bir perspektif, bakış açısı kazandırırır. 

Önce her zamanki gibi NEDEN sorusuyla başlayalım.

Neden? Kadınlar Denge ve Küresel İyilik, İlahi Barış için Birlik Olup Anadolu'dan Dünyaya Doğru Yükselişe Geçecek!

Bu başlığın cevabının Tarih ve Davranış Bilimleri ilimlerinin ışığında yaptığım sentez sayesinde 4 sebep ile oluşabileceğinin yüksek ihtimali olduğunu düşünüyorum. Belki yıllar sonra torunlarımız, onların çocukları da bu peninsulada yazılan tarihi okuyup bizi anıp, iyi ki derler... Tıpkı ben de bir kadın olarak bugün bu noktada olabilmemizin sebebi olan döneminin pek çok cesur, vizyoner kadının, erkeğin kanaat önderinin adını söylerken dediğim gibi.. 

Öncelikle gelin mevcut durumu bir analiz edeyim size, sonra da kanımca kitlesel dönüşüm için gerekli adımlarla ilgili görüşlerimi paylaşayım. Hazırsanız başlayalım...

Hilary Hart’ın  çok net ifade etmiş olduğu gibi “Kadınların spiritüel gücü, dengesi bozulmuş bir dünyada eksik bir parça.” İnsan sağlığı, yerkürenin canlılığı ve yenilenmesi, dünyevi yapılarımızın olgunluğu, böylece sadece azınlığın ihtiyaçlarına değil, bütünün ihtiyaçlarına hizmet edebilmeleri ve kolektif spiritüel tekamülümüz, kadınların kadınsal güçlerini yaşamalarına bağlıdır. 

Tarihte söylentiler yoktur, araştırmalar, kanıtlar, bulgular ve sentezleme vardır. 

Bu yüzden geçmişin bilgilerinin hazinelerinin kıymetinin kavranması, geleceğe sağlam atılması için önemlidir.

Davranış Bilimlerinde de bireyden topluma geçmişten bugüne etki eden davranış örüntüleri üzerinden çalışmalar gerçekleştirmeyi önemseriz.  Bu bakış açısıyla ele aldığımız zaman....

Neden Anadolu'dan Çıkıp ve Yükselip Dünyaya Yayılacağını Savunduğumu İfade Etmek İstiyorum... Çünkü:

1. “ Coğrafya Kaderdir “ diyor Ibni Haldun... Mukaddime eserinde. 

Gerek siyasi, gerek fiziki olarak coğrafyanın insanın üzerindeki etkisini göz önünde bulundurmamız gerektiğini söyler. Ama tabi bunu değiştirme gücümüzün de olduğunu vurgular.

Bu coğrafyanın kadınlarının kaderleri ile birlikte, dini yanlış ve ERİL zihniyetlerle kullanma, tabulaştırmanın farklı boyutları ile birlikte yüksek oranda şiddet, istismar görüyor..

Karanlıklardan Aydınlığa çıkma isteği artık çok yüksek...

Bunun benzerini Ortaçağ’ daki 300 yıl süren ve kadınların CADI diye etiketlendiği bir katliam sürecinden sonra Hillgard Von Bingen’in Rahip Rahibe enstitüsüne ya da Mary Wollsteinkraft’ın evlilikte kadının erkeğe hizmet edişine karşı çıkışlarında, yani 1700- 1800' lü yılların FRANSIZ İHTİLALİ ve Rönesans hareketlerine oradan da da Feodal rejimlerden Sanayi Devrimine artık kadınların da özgürce iş gücünde olabilmek için önemli bir döneme adımını atma sürecinde görebiliyoruz. O dönemde özellikle sancılı bir dönem... Şimdi de bu coğrafyadaki kadınlar olarak işte bizler yazıyoruz, yayıyoruz... Yıllar sonra 2020 ve sonrası, yani pandemi ve sonrası başlayan tekrar bir hareket... Yeni bir dalga... Farklı bir coğrafya...

2. Bir sesi çıkartabilmek için birlik olmak gerekiyor... İnsanları birleştiren de ANILAR değil. ACILAR.. Özellikle de acı beden algısı ile büyüyen ve artık ÖZGÜRLÜK isteğiyle dolu dolu olan kadınlar var. Bu büyük bir BİRLİK demek... Bu topraklardaki kadınlar çok acı çekti.

Refahı, özgürlüğü yerinde olan bir insan topluluğundan bu derece güçlü bir hareketi bekleyemezsiniz. 

Örnek teşkil edebilirler, destek verebilirler ama büyük bir hareket için karın ağrınız olması gerekiyor. O da son İran olayında gördüğümüz gibi...

Unutmayın ki IMECE sözcüğü bu topraklardaki, köylerdeki BİRLİK OLMA halidir. Günümüzde unutulan bu birlikte olma, paylaşma, iş bölümü hali bu topraklarda yıllarca yapılmıştır. 

Dolayısıyla şu an bu topraklarda ortak acının üzerine, birlik olma potansiyeli var. 

3. Hiçbir coğrafyada olmadığı kadar bu topraklarda; Paleolitik ve özellikle Neolitik çağ bulgularında ANADOLU adı gibi tarihinde Anayanlı toplumları barındırmış çok güçlü medeniyetlerin enerjisi var olmuş. Bu topraklarda doğmuş, büyümüş kadınlar tarihten bu yana gelen davranışlarla erdemlerle toplumları yukarı çekebilecek enerjiye sahipler. 

Bu anayanlı toplumları da şöyle izah etmeyi tercih ediyorum BATıdan DOĞUYA Anadolu'yu ortaya alan bir anayanlılık var. Batı’da Girit'ten Minos Uygarlığındaki çift kenarlı balta taşıyan tanrıça heykellerine, MÖ 4000' li yıllarda Çatalhöyük'te aslanlarla korunan Ana Tanrıça heykellerinden, sonra tarihi değiştiren Göbeklitepe’ deki kadın heykeline KADINLIĞIN KUTSAL OLDUĞU, daha pek çok yeni kazılan, kazılacak olan bölgelere...

Daha ne kadar işaret bekliyoruz ki...

Oradan güneye doğru devam ettiğinizde Mezopotamya Fırat ve Dicle Sümerler, Elamlar, Medler, Asurlular, Persler, Babilller eşitliğin var olduğu, görüldüğü toplumlar...

Taa ki Hint- Avrupa göçleri ile kuzeyden güneye bedensel güçle hüküm süren hayvansal güdümlü bilinç o var olan anayanlı bilinci yok edene kadar..

4. Son olarak; erdemsel bir sentez ve DAVRANIŞ ÖRÜNTÜLERİYE BUGÜNE KADAR GELEN KADINLIK GÜCÜ’NÜN altını çizmek istiyorum. 

Bu coğrafyanın tüm mitolojilerini incelediğimde senkretizm kavramı ile Antik Yunan’daki Savaş Tanrıçası ATENA, ya da EFES' teki Tanrıça NIKE’lerin kendilerini tekrar eden çağlarda hiç bir ulusta göremeyeceğimiz; Kurtuluş Savaşındaki kahraman Türk kadınlarına giden hikayelerine hepsinde ortak bazı özelliklerle karşılaşırız. Bunlardan ilki savaşçılığı İŞBİRLİĞİ, DAYANIŞMA ile yapabilmek. Öte yandan diğer ortak erdemler ŞEFKAT VE ŞİFA.. Artemis tapınakları ile dolu topraklarımız dünyaya bunu yayma enerjisi ile dolu..  Yine benzer şekilde koca karı ilaçları, ŞİFALI İLAÇLARIN bu topraklarda hep olduğu da hiç tesadüf değil. Bir diğer önemli davranış örüntüsü de Tanrıça HERA gücü, aile ve birlik enerjisi ile erkeği dönüştürebilme gücü. Bütün bu örnekleri Türk Mitolojisindeki kadınlardan, Kurtuluş savaşının kahraman kadınlarına kadar sayfalarca anlatabilirim. 

Bütün bu erdemlerin sentezi hiçbir coğrafyada olmayan özel bir miras...

Özetle ; Bu topraklarda hep erdemleriyle toplumlara yön vermiş ve ZAFERLER kazanmış KADIN gücü çok yüksek..

Bu Kolektif Birlik Kurulmazsa ve Kadınlar Uyanışa Geçmezse Ne Olur?

Öncelikle WEF’in  son yayınladığı 2021 Küresel Cinsiyet Farkı raporuna göre kadın ve erkek cinsiyetleri arasındaki fark 135 yıl. Covid öncesi raporda da 100 seneydi bu arada. Covid ile de artan bir ivme kazandı. Tabi bunun da altında ülkesel olarak baktığımızda bu farkın oldukça yüksek olduğu ülkeler ile son derece düşük olduğu Avrupa ülkeleri olduğunu görebiliyoruz. 

Farkın en büyük açığı ekonomik ve politik taraftan geliyor. Eğitim ve sağlık alanı ise onları daha geriden takip ediyor. Aslında Eğitim ve Sağlık alanı böylelikle bütüne hizmet etmesi adına önemli bir fırsat alanı. Buradaki erişim üzerinden kadınların yaşam kaliteleri arttırılarak ekonomik ve siyasi anlamda kadınları güçlendirebilmek mümkün diye düşünüyorum. 

Peki ya denge kurulamazsa neler olacak ya da neler daha da artmaya devam edecek? 

1. ATAERKİL YANILGILARIN İÇİNDE TOPLUMSAL ÇÖKÜŞ 

Ataerkil yanılgıların içinde yaşayan kadınlar, onların yetiştirdiği çocuklar derken, büyük bir küresel çöküş.

Çünkü adaletsizlik medeniyetleri çökertir. 

İnsanın temel ihtiyacı bir toplumun içinde var iken, başka insanlarla olan etkileşimi ve yardımlaşması üzerinedir. Belirli kurallar içerisinde yaşarken ortaklaşa hareket ederek, karşılıklı ihtiyaçlarını giderecek bir yapıda ilerlerler. Peki ya hep bu kurallar bir yönün menfaati üzerine olursa ne olur? Diğer taraf ezilir, mutsuz olur. Tek taraf mutsuz olduğunda ise kolektif bir mutluluktan söz edilemez. 

Bu da bizi bireyden topluma, toplumdan bireye bir ruhsal depresyona, üretmemeye, çalışmamaya, sevmemeye dolayısıyla bir çöküşe götürür. 

2022 Covid 19 ile de birlikte Küresel Risk Raporuna göre; Çevresel bozulmaya, finansal krizin sonuçlarına, artan eşitsizliğe ve endüstriyel dönüşümün aksamasına zaten maruz kalan genç nesil, eğitimleri, ekonomik beklentileri ve akıl sağlığı açısından ciddi zorluklarla karşı karşıya. 

2. ERİL GÜÇ HAKİMİYETİ İLE ÜLKELER ARASI ÇATIŞMALAR VE KAYNAK SORUNLARI 

Küresel Risk Algı Anketi (GRPS), üç ila beş yıl içinde dünya için kritik tehditler olarak tahmin edilen 'devletler arası ilişkilerin kırılması', 'devletler arası çatışmalar' ve 'kaynak jeopolitikleşmesi' ile işaretlenmiş zorlu yılları gösteriyor. 

Bu noktada Ataerkil ve Eril yönetimlerin birbirini sıkıştıracağı dolayısıyla çok daha fazla barışın olmadığı ortamlar, ülkeler, huzursuz ve ister istemez bozulmuş nesiller olacak…

3. FİZİKSEL ve RUHSAL HASTALIKLAR ARTACAK!

Toplumsal evrimleşmenin sonucu olarak kadınların kadınlara ve erkeklerin kadınlara, kadınların da erkeklere yaşattıkları durum gereği Eril ortamlar ve Eril ekonomilerin içinde her iki beden formu da eskiye göre çok daha fazla hastalanıyor. 

Bunun ilk tarafı mental sağlık tarafı. 

Yine Küresel Sağlık Risk Raporuna göre kardiyovasküler hastalıklardan sonra ikinci hastalık depresyon geliyor. Şimdi buradaki soru yumurtamı tavuktan tavuk mu yumurtadan durumu. Dengeyle üretemeyen, yaratamayan bir nüfus nasıl mutlu olabilir ki? Nasıl ekonomiye katkıda bulabilir ki. Düşünebiliyor musunuz toplumun bir kesimi iş gücünde, sosyal yaşamda eşit haklarla, adil bir şekilde var olamıyor. Kendini yaşayamıyor. Yanılgıların içinde mücadele veriyor. 

Dünyada artan fiziksel hastalık rakamları zaten bunu çok net ortaya koyuyor. Kadın hastalıklarındaki artış, infertilite (doğurganlık sorunu), kanser türleri, tiroid, erkek sağlığındaki kalp hastalıkları, iktidarsızlık, prostat vb. 

Kadın kendi beden formunda kendi doğasını yaşamaktan uzaklaştıkça, bu hastalıklar arttığı gibi, kadın beden ve ruhunun erkek beden formuna olan şifası, şefkati olmadığında, ya da erkeğin kadını beslemesi olmadığında nasıl sağlıklı nesiller olabilir ki…

Çözüm Yolu:
İLAHİ BARIŞ VE AYDINLANMA İÇİN ÖNCE KADINLARIN SONRA ERKEK VE ÇOCUKLARIN DÖNÜŞÜMÜ...

Bu kadar problemleri tanımladık peki ya çözümler diyeceksiniz. Aslında buradaki çözümleri Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının maddeleri ortaya koyuyor ancak bir bilinç hareketine de ihtiyaç var. 

Bunun kanımca en önemli çözüm yollarından biri başta kadınların uyanışı ile başlayan birlik hali ve sonra erkekleri dönüştüren dengeli dişilin oluşumu. Bunu hem kadınlar nezdinde hem de erkeklerin kadınlardan beslenerek içlerinde yükseltebileceği dişil enerjileri anlamında da ifade ettiğimin altını çizmekte  fayda görüyorum. 

Fakat burada yine farkında olup, aşmamız gerekenler var. Tarihsel, sosyolojik, psikolojik engeller…

Bireysel Güçlenme ve Birlik Olabilmenin Önündeki Engeller:
Bu noktada aşmamız gereken iki önemli engel var. 

Kadınlar henüz bunu kitlesel olarak yapabilmek için hem bireysel ve hem de birlik olma gücüne sahip değil. Bunun kısmen nedeni güçlerini nasıl çalıştığını, erkeklerin güçlerinden farkını, nasıl aktif hale getirip güçlendireceğini ve hayata nasıl hizmet edeceğini tek kelimeyle bilmiyor olmasından kaynaklanıyor. Işığımızın kökeni, bilinmeyen karanlığımızda... Bunu öğrendiklerinde her şey zaten o kadın için farklı olacak. 

Diğer taraftan gücünü hissetse bile toplumsal ataerkil yanılgılardan korkuyor. Çünkü tarih boyunca bu sesi yükseltenler bastırıldılar, engellendiler, dışlandılar vs. 

Şu an kadınsal güç ataerkil dünyamızın tüm işleyişi ile o kadar çelişiyor ki... Onunla birlikte yaşamak iyi, önemli, spiritüel olarak bilinen her şeye karşı gelmek demek. Kabul edelim... Şu an birçok kadın gerçekte olduğu gibi yaşamaktan tereddüt ediyor. Gerçeğini yaşayabilenleri de yargılıyor. Batı Afrika’nın Dagara kabilesindeki yaşlı Sobonfu Some’nin dediği gibi “Bir kadının en büyük destekçisi başka bir kadındır. Ancak bir kadının düşmanı, kardeşliğin değerini bilmediğinde diğer bir kadındır” Oysaki Bir kadın güçlerini bilinçli olarak deneyimlediğinde giderek genişleyen bütünün içinde, kendi yerini yetenekleriyle, bilgisiyle, enerjisiyle zaten bulur. Ataerkil rekabet algısına ihtiyacı yoktur. 

Bu yüzden ya şimdi kadınlar karanlıklarını kucaklayıp, anlayıp kendilerini dengeyle aydınlığa hizmet için çıkartıp, özgür yaşamayı seçecekler ya da içlerindeki hapishanede potansiyellerini çevrelerine vermeden ölecekler..

Bu yola girmek için, kadınların yaşadığı toplum tarafından reddedilen, bedenlerinde, ruhlarında gizlenen kendi doğalarının veçhelerini geri kazanmaları gerekiyor. Bunları nasıl kazanacağını YENİ DİŞİL kitabında sana adım adım çalışan dokuz kod ile anlattım. Kadın doğasının bu yönleri anlatımda bir fark, güç olarak görülmeyebilir, ancak onları bilinçli bir şekilde deneyimledikçe, uyguladıkça, her birinin yaşam ve değişimin muazzam güçleri olduğunu anlayabiliriz. Unutmayalım ki, hepimiz kendimize ait ilahi özelliklere ve doğuştan gelen yeteneklere sahibiz. 

İşte tam burada, önemli diğer bir engel faktörü oluşuyor. Sürekli yoğun, bölünen, farklı sorumluluklar yaşayan kadının bu doğal döngüye girişini nasıl sağlarız? Kadın annelik, varsa iş hayatı, ya da hiçbiri yoksa zihinsel tabusal, engellerle adım atamıyor. Dünya sürekli olarak dikkatimizi başka yöne çekerken kendi varlığımızın değerini, özşefkatimizi nasıl bilebiliriz? Araştırmalar gösteriyor ki, kadınlar özellikle de anne olduktan sonra kendilerine sadece günde 17 dakika ayırabiliyor. 

Tam bu noktada uzun yıllardır üzerinde odaklandığımız ve bu topraklardan dünyaya katkı olması için yaydığımız dijital ürünümüz GODDESS’ın bu ruhsal amaca hizmetini paylaşmayı önemsiyorum. Çünkü sürdürülebilirlik anlamında hizmet eden dijital çözümlerle Goddess’ın Anadolu’dan çıkıp dünyaya işte tam da bunu teknoloji yardımıyla yaymak misyonu yükleniyor. Varlığımızın gücünü bulmamıza ve onu modern dünyamızdaki değişimin bir gücü olarak onurlandırmamıza destek veriyor. 

İndirip kullanmaya başlayabilirsin.

Çünkü bireysel güçlenme sağlanıp, kolektif birlik yaratmamız, yan yana durmayı başarabilmemiz önemli. Bunu bir feminizm hareketi değil, denge ve birlik hareketi adına yapmalıyız. Ataerkil yanılsamalara karşı tek bir vücut olmalıyız.. 

Dijitalleşmenin de bunun için bir yardımcı olmasını sağlamalıyız. Dil bariyerini de aşarak daha çok kadının güçlenmesini sağlamak gerekiyor. Kurban olmaktan ya da dengesizliğe doğru gidip potansiyellerini kullanamamaktan onları çıkartmak ve birliğe doğru yürüyüş için güçlendirmek, cesaretlendirmek önemli.

Destek veren, inanan erkeklerin vizyon ve dengeli eril güçlerini de her daim yanımıza almalıyız. 

Dünyayı değiştirecek kadın kolektif birliğinin yaratılıp,  vizyonlu erkekler ve dengeli eril gücün destekleriyle AZİM ve BİLGELİK olacak..  

Faydalanılan Kaynaklar;

Hilary Hart, Kadın Bedeninin Spiritüel Gücü, 2016 

İbni Haldun, Mukaddime, 1377 

Küresel Risk Raporu, 2022

WEF Cinsiyet Farkı Raporu, 2021 

Bu yazı toplam 1450 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim