• BIST 8860.3
  • Altın 2923.448
  • Dolar 34.2561
  • Euro 37.4046
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 11 °C
  • Tunceli 15 °C

Egzersiz Yapmayan Vücut Nasıl Olur?

Buket Harıkçı

Spor veya egzersiz hepimizin en azından farkındalığı, bilinci ve benliği yüksek bireylerin yapmak istediği bir şey.

Çalıştığımız iş yerlerinde bitmek bilmeyen sunumlar, toplantılar ve projelerden kaynaklı hormonal veya moralmen çökme hali… Kronikleşen mutsuzluklarımız… Bedenimize yaşattığımız istikrarlı stres, vücudumuzun içinde akan sıvıları, kanı ve oksijeni kurutuyor. Biz egzersizi bu saydığım kavramları azaltmaya çalışmak hatta yok etmek için yapıyoruz canlı tutmak için yapıyoruz ve buna ‘’fasya’’ diyoruz. 

Fasya vücudun her yerini bir ağ gibi saran; ekleme, kasa, kıkırdaklara, yağ dokusuna bilgi taşıyan telekomünikasyondan sorumlu bir bakan. O yeterince aktif değilse, artık tutkalımsı bir hale gelmişse vücudumuz patonejik bir bedene dönüşüyor. En büyük etkisi bilgisayar ortamında, saatlerce aynı pozisyonda oturmak, dolaşım sisteminin yeterince çalışmamasından kaynaklı vücut içindeki kırmızı alarmımız…

Evet pazartesiler güzeldir, yılbaşları güzeldir veya ilkbaharın gelmesiyle yaz tatili öncesi, sarkan yerlerimizi toparlamaya çalışmak ulvi bir içgüdüdür değerli okuyan. Fakat tüm zamanları kapsayan ve hepimizin beyninde dırdır eden bahaneleri vardır. ‘’Sıkıcı, çok uzak, yoruluyorum, zaman bulamıyorum, ortamı sevmedim, yarın vs.’’

Peki bizler insan olarak spor veya egzersiz yapmasaydık vücudumuzda veya ruh halimizde neler olurdu bir bakalım?

1. Parlak olmayan kötü bir cilt; egzersiz yapmak kan akış hızımızı canlandırır ve cilt hücreleri ihtiyaç duyduğu besinleri alacağı için cilt dokusunda bir eksiklik oluşmaz ve güzel, pürüzsüz, parlak bir cilde kavuşmuş oluruz. Aksi durumda yani egzersiz ve yeterince hareket olmayan ciltlerde yeterince kan akışı, oksijen ve yenilenmiş hücre olmayacağı için akne, sivilce, matlık, kırışıklık ve benzeri sorunlar yaşanabilmektedir.

2. Kaşıntı; eğer hareketsiz bir yaşam alışkanlığımız varsa vücudumuz buna alışır ve yapılan ilk uzun vadeli hareketlerde cilt üzerinde içeriden gelen kaşıntı hissedilebilir. Varsayalım ki uzun bir aradan sonra sıkılmaktan bir çare düşüp yenilik arayışına giren birisine dönüştünüz ve aklınıza yürüyüş yapmak geldi veya bisiklet turuna davet edildiniz. İşte bu haldeyken kan akışı vücuda hızla yayılır ve kaslara hücum eden kanlar bir tepkimeye neden olur ve bu kişiye kendini bir an için kötü hissettirebilir. Bu nedenle bir kez daha bu kadar uzun bir hareketlilik süreci içine girmek istemeyebilir.

3. Duruş bozuklukları; skolyoz, kifoz, lordoz, boyun düzleşmeleri veya fıtıklar… Bu saydığım her kavram duruş bozukluklarımızdan kaynaklanan belki anne karnında belki sonrasında oluşan patojenik hallerdir. Düzenli ve güvenli egzersiz rutinleriyle durdurulabilir, önlenebilir pratik ve sonuç veren çözüm yollarıdır. 

4. Depresyon; Fransızca kökene sahip olan bu kelimeyi Türkçeye çevirdiğimizde ‘’çöküş, aşağı bastırma, aşağı itme’’ anlamları çıkıyor. İnsan doğasının mekanizması hareket temelli olup, yeterince kullanılmadığında hayatta kalma içgüdümüz günden güne zayıflıyor. Bu hal beyne ve vücuda yavaş yavaş rahatsızlık hatta ağrılar, zamanlı zamansız acılar vermeye başlıyor. Ellerde karıncalanma, boyun ve baş ağrıları, belki migren atakları… Depresyon denilen hastalık bir sinyaldir aslında. Beden içeriden dışarıya mesaj iletmektedir ve mutlak surette çözümü egzersizle de mümkündür. Bu ruh halinin elbette içerideki hormonal eksikliklerden kaynaklandığını tespit etmek mümkün ve ekleyebiliriz ki düzenli egzersiz hücre yenileme organizasyonunu başarıyla yerine getirebildiği için hormonal takviyeyi de sunabilmektedir.

5. Uyku problemleri; yeterince yorgun olmayan vücut dinlenme ihtiyacı hissetmeyeceği için modunu uykuya alamaz ve bu sebeple derin uyuma şansını elde edemez. Bu da ‘’Rem Dönemi’’ denilen zamanı etkiler ve uyku halindeyken vücudun kendi kendini yenileyebileceği (melatonin vb.) hormonunu yeterince salgılayamamış oluyor.

Tüm bu süreçler birbiriyle ilişkilidir.

6. Sağlıksız gıda tüketimi; tembelleşen ve enerjisi düşen beden kendini hızlıca canlandırmak ve bunu da besinden almak istediğinde gazlı içeceklerden, renklendirilmiş ve paketlenmiş tatlandırıcılardan almak isteyecek ve daha sonra bu ürünlerin bağımlısı olması ihtimali barındıracaktır. Her şeyin birbiriyle bağlı olduğunu iletirken bundan da söz etmiş olduk. Şekerli ve aşırı tatlı gıdalar beyne dahi hasar yaratırken bizi aynı zamanda depresyona da iten bir şeydir. 

7. Konsantrasyon eksikliği; düzenli yapılan egzersizlerin faydalarından biri de zihni ve dikkati düzenleyebilmektir. Bu sayede beynin bir anıyı daha iyi hatırlaması veya zorlandığı ama istediği şeyleri yapmak için gayret göstermesi gereken konularda dayanıklılığın artması…Elimizde tuttuğumuz telefonumuzu odanın bir köşesinde aramanın en büyük yardımcısı egzersiz yapan beden ve zihindir. 

8. Zayıf bağışıklık sistemi; gribal enfeksiyonlar, saç dökülmeleri, tırnak kırılmaları vb. sorunlar immün sistemin yeterince kuvvetli olmamasından kaynaklanıyor olabilmektedir. Önüne geçmek veya var olandan daha kötü hale gitmesine engel olmak için haftada en az 150 dakika egzersiz yeterli olacaktır.

9. Zorlanan beden; bazen bir torbayı taşımak bile vücudu zorluyor, denge kaybına neden olabiliyor. Hatta bu sebeplerden ötürü yaşanan sakatlanmaların bile  önüne geçemiyoruz. Hal böyle olunca yaşam kalitesi ciddi oranda azalmış oluyor. En basit işleri bile yapamadığını düşünen zihin giderek tembelleşme yaşayabilir ve diğer tüm ihtiyaçlarını düşük bir motivasyonla sağlayabilir. Gerektiği kadar hareket bizi olasılıklara karşı kuvvetli, dirençli ve hazır hale getirebilmektedir.

10. Sindirim sistemi problemleri; baskı alında kalan iç organlarımız hem beslenmemize hem de boşaltımıza direkt olarak yansır. İşlenmiş ağır ve besin değeri düşük gıdalar ve stres altındaki hayat koşulları sindirim siteminin bozulması yönünde tetikleyicisidir ve iç organlardaki işleyiş bozulabilir. Bunların önüne geçmek düzenli yapılan egzersiz ve elbette düzenli beslenme ile mümkün. Vücut bizden akıllı… Ronaldo da en son bir basın açıklaması anında yaptığı o davranış ile dünyanın sindirim sistemi üzerine çok büyük bir devrimini gerçekleştirdi. Teşekkür ederiz gönüllerin efsane sporcusu. Sana da o yakışırdı zaten.

11. İstenmeyen beden; son olarak değinmek istediğim durum özeti şudur değerli okuyan, vücut yağ oranın idealden fazla olması,  aydınlığını kaybetmiş göz ve çevresi, zayıf ve güçsüz kaslar , dalgınlık ya da unutkanlık, uyku kalitesinde bozulmalar vb. sorunlar sen kendinden rahatsız olursan seni bir sonuca götürebilir. Başkalarının kendimiz hakkında ne düşündüğünden çok kendimizin bu beden kimliğinde nasıl hissettiği olmalıdır.

Bir bardak almak için uzandığın raftan dolayı tutulman, ayakkabını bağlamak için eğildiğin anda belinde hissettiğin ağrı, zorlandığın an mücadeleyi bıraktığın motivasyonun vb. sorunlarına en iyi gelebilecek arkadaşın ‘’sporun ve egzersizin’’ olmalıdır.

Gittiğin her yere götürebileceğin, sen ilgilendikçe onun seninle daha çok ilgilendiği, mükafatını muhakkak aldığın bir sığınağın olmalı. Gösterişten uzak, yaşam kaliten için yapmalısın. 

Sosyalleşmeye olan ihtiyacını giderebildiği, özgüveni gittiği her yerde sunabildiği ve zihinsel ağırlıkların olmadığı bir bedeni kim yaşamak istemez ki?

Diyebiliriz ki;

-Hareket ruh halimizi iyileştirir.

-Depresyonu ve anksiyeteyi azaltır.

-İdeal kiloda kalmayı sağlar.

-Uyku kalitesini düzenler.

-Kas, kemik ve eklemlere olan baskıyı azaltır ve dayanıklılık sağlar.

-Özgüveni arttırır.

-Sosyalleşmek için en sağlıklı tercihlerden birisidir.

Kendin için en keyifli, en uygun hareket planlamanı hemen bir uzmandan destek alarak bulabilirsin. 

Doğru kaynağa ulaşmak sürecin daha yaşanabilir olması için en önemli etkendir. 

Sporla, hareketle, sağlıcakla kalın.

Bu yazı toplam 1078 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim