• BIST 8860.3
  • Altın 2923.448
  • Dolar 34.2561
  • Euro 37.4046
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 11 °C
  • Tunceli 15 °C

Ruhun Sözü

Buket Harıkçı

Günümüzün en büyük hastalığı kişinin kendine iletişimsiz kalması. Bu adımlarımızın kaygan zeminler üstünde yol aldığı anlamına da gelebilir bir yerde. Hayatımızı gözden kaçırdıklarımız, ıskaladıklarımız, söz geçiremediğimiz düşüncelerimize tutunmalarımızla devam ettiriyoruz. Aslında kendi içimizdeki varlığımızın daha büyük bir şeye dönüşmesi için önümüze yığılan fırsatlarımızı değerlendiremememizle karanlıkta yönsüz kalmış gibi de hissediyor olabiliriz. Bunların hepsi fantastik gerçekliğimizin fragmanları. Bilgeliğimizin ve güzelliğimizin parçaları. Bilelim ki biz bilişimizin, bilincimizin ve psişemizin bir araya gelmiş atomlarıyız. Hayatımızdaki zorluklar gözümüzden kaçmıyor elbette ve gözümüzün önüne sokulan acılarımız da aslında değişmemiz, daha yüksek bilinçte varlık olmamız için de bir fırsat.  Burada insanlığın özümsemesi gereken ilk şey; kalp ile, toprak ile, hava ile bağ kurması. Onlara anlamlar yüklemesi… Ve son zamanlarda içimde dönüp duran şu sözü paylaşmak isterim sizlerle; ‘’iletişimi konuşmak bilme.’’ ‘’İletişimi konuşmak bilme.’’

İnsanın konuşma yeteneğini fark etmesiyle sezgiselliğin giderek azalmasının doğrudan bir bağlantısı olduğunu düşünüyorum.

Bahattin Yavuz’un bir alıntısı ile devam edeyim;

İnsan icadı diller, maddi yaşamın devamı ve düzeni içindir. O dilleri konuşmak, çoktan kurgulanmış medeniyet oyununun olmazsa olmazıdır. Hatta birkaç dil bilenler üstün niteliklere ve çeşitli ayrıcalıklara haiz olurlar. Çok dil bilmekle övünürler, çok dil bildikleri için sırtları sıvazlanır. Çok dil bilmenin insana tek faydası, yukarıda bahsettiğimiz gibi maddi yaşamı daha kolay ve yaşanılası kılmasıdır. Belki çok dilli olmak kültür bakımından da büyük ayrıcalıklar sağlıyordur. Mesela en büyük faydası, kişinin kendi kültürüne benzer ya da uzak diğer kültürleri de tanıması ve etkileşimde bulunmasıdır. Ancak bütün bunlar yine maddi kültürün tezahüründen ibarettir.

Kalp dili, yeryüzünden silinmiş ya da yaşayan onca dilin içerisinde aslında insanın ana dilidir ve kalp dilini bilmeyenler, kaç dil bilirlerse bilsin dilsizdirler. Çünkü maddi yaşam beden için hayatiyet arz ederken, maddi diller bu yaşamın temelini oluşturur. Kalp dili ise ruh ve dolayısıyla manevi yaşam için hayatiyet arz eder ve temelini oluşturur.

Bu yazının konusu kalbimiz mi maddelerimiz mi?

Umut ediyorum ki insanlık kalbinin maddeden daha kıymetli olduğunu yeniden keşfedecek. Yeniden tüm duygusallığı ile umut etmeyi öğrenecek; arzulanan bir şeyin beklentisi içine girecek. Hemen ulaşabildiği duygunun ya da maddenin kıymetinin ve özenin az olduğunu anladığında daha az tüketecek ve sevgiyi daha çok üretecek. Biraz umut etmek hakkında konuşalım;  

Bakalım düşüncelerine ve duygularına değer verdiğim birkaç kişi umut etmeye dair neler söylemişler;

‘’Umutla yolculuk etmek, gidilecek yere varmaktan çok daha zevklidir.’’ S. Ali

‘’Umutla yaşayan müzik olmadan da dans eder.’’ George Herbert 

‘’Umut, uyanık insanların rüyasıdır.’’ Aristoteles 

Acaba hayatlarımızı kontrol etmek için bu kadar uğraşmaktan vazgeçip hayatın dalgasını umut edip mucizelere inanarak mı sürdürmeliyiz?

Gerçek mucize insanın kendi zihnini dönüştürmesi demek de mümkün.

Çünkü umut etmeyi öğrenmiş bilinç zihninin mucizelerine yol açmış olmaz mı?

Eski zamanlarımda mucize hikayelerini anlamlandırmakta zorluk yaşardım. Örneğin, okyanusların ikiye ayrılmasını, suda yürümenin... Ama sanıyorum bir noktayı kaçırıyoruz; mucizelere inanmak yaşamda zannettiğimizden veya anladığımdan fazlasının olduğuna inanmak demek. Bizi bağlayan bir araya getiren, bizi yan yana tutacak olan bir şeylerin olabileceğine inanmak demek.

Dünyadan çok zihin ve beden geçiyor ve yollarımız kesiştikçe mucizevi şeyler olabiliyor ve oluyor da. 

İnsanlar istedikleri fırsata ulaşıyor. Birbirlerine ilham veriyor, aşık oluyorlar. İster Tanrı yoluyla ister tesadüfen insanlar mucizelere inanmalılar bence. 

Çünkü mucize nasıl tanımlarsanız tanımlayın, bize yardım ediyor. 

Bize umut veriyor. 

Bizi olasılıktan, gerçeklik yaratmaya sevk ediyor.

Her şey nefesimize ve farkındalığımıza bağlıdır. 

Umutla ve sevgiyle …

Bu yazı toplam 28987 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim