• BIST 10449.58
  • Altın 2465.437
  • Dolar 32.2606
  • Euro 35.0379
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 11 °C
  • Tunceli 11 °C

Duygusal Olan İnsanın Beyni mi?

Prof.Dr.Uğur Batı

 

Tolstoy’dan Dostoyevski'nin ölümü üzerine: 

'Onu bir kez olsun görmedim ve onunla hiç konuşmadım ama şimdi ölünce birden anladım ki Dostoyevski bana en yakın, en kıymetli, en gerekli insanmış…'

Duygusal beyin... O “lüzumsuz" olarak çerçevelediği şeyleri unutmaya programlıdır.

Lüzumsuz ya da lüzumlu olma durumu kişiselleştirilmiş bir fonksiyondur ve herkesin kendi kişisel zihin donanımı tarafından belirleniyor. İhtiyaç olmayan, iştiyak olmayan, aslında duygusal olarak bizi harekete geçirmeyen, duygusal olarak gerekli bulmadığımız, deneyime cevap olmayan, beden kimyasını hareket ettirmeyen her şeyden uzaklaşan bir beyin yapısından söz ediyoruz.

Güney California Üniversitesi’nin David Dornsife Kürsüsü’nde Sinirbilim, Nöroloji ve Psikoloji profesörü olan Antonio Damasio, Descartes’in Yanılgısı adlı kitabında meşhur Phineas Gage vakasından da yola çıkarak “somatik işaretleyici hipoteziyle” duyguların karar vermemizdeki rolünü çalışıyordu. Damasio’ya göre, farklı koşullarda fazlasıyla düşünmenin avantajı hiç düşünmemekten çok daha az olabilmektedir. İnsan akıl yürütme sistemi, duygusal sistemin bir uzantısı olarak ortaya çıkmıştır. Duygu, akıl yürütme sürecinde önemli bir değişkendir. Duygu, bir önermenin önemini arttırarak, oluşan sonucu o önermenin avantajına olabilir. 

Duygu, karar noktasında hafıza fonksiyonuyla karar verme sürecine yardımcı olur. Damasio’nun dile getirdiği somatik işaretleyici hipotezi, duyguların bir oluşun tanımlı yanlarını veya olası eylemlerin belirli sonuçlarını işaretlediğini öne sürüyor (Damasio, 1994). Duygu söz konusu işaretleme işlemini ancak mevcut deneyimler yardımıyla yapabiliyor. Duygu böylesi işaretlemeyi açıkça ya da bilinç dışı olarak oluşan sinyaller aracılığıyla üstü örtülü bir şekilde gerçekleştiriyor.

Oysa ki mutluluk, keder, hüsran, kıskançlık, öfke, aldırmazlık, hayret, pişmanlık, kıskançlık, arzu, acıma ve üzgün olma durumu… Daha birçoğu… Hepsi içimizdedir. Alegorik olarak düşünüldüğünde cennet ve cehennem bile zihnimizdedir.

İnsan beyninde her şeyden çok akıl yürütmeye yarayan, aklın kişisel ve sosyal boyutlarını belirleyen ve bunun üzerimden karar mekanizmaları oluşturan, adanmış sistemler bulunmaktadır. Ve yine açıktır ki, sosyal değerleri izlemek, ahlaka uygun davranışlarda bulunmak ve her türlü avantajlı kararlar almak için, hem kuralların belirlenmesi, hem stratejilerin bilinmesi, hem de belirli beyin sistemlerinin bütünlüğünün korunması gerekli olmaktadır.

* Damásio, António (1944). Descartes'ın Yanılgısı: Duygu, Akıl ve İnsan Beyni. Varlık Yayınları: İstanbul.

Bu yazı toplam 695 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
123456
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim