Çocuk olmak bir başka duygu anlatılmaz tarif edilmez paha biçilemez. Büyüyoruz ve büyüdükçe adımlarımız bakışlarımız zalimleşiyor. Çocukluk o çocukluk günlerimiz gelmeli aklımıza unutma simitçi sende küçükken ağlamışsındır bir şey için ben simide ağlarım ama vicdanına da bakarım.
Cahit Sıtkı Tarancı dile getirmiş dizelerinde...
Artık ne yaşım var ne de adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiç bir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Dört dağın arasından dört kapılı bir memlekete adım atarken dikkatinizi ilk çeken şey şu olur çocuklar o sokaktaki çocuklar kimi mendil kimi simit kimi araba camı kimisi ise el açıp kutsal değerleri ifade ederek para isteyen o çocuklar , yok mu İstanbul da yahu diyeceksiniz var durun cevap vereyim evet var hem de bir tek İstanbul’da yok Adana’da , Ankara’da , Muğla’da , İzmit’te ve daha birçok yerde var ama bu çocuklar başka yerinden yurdundan gelip Diyarbakır’a yerleşen çocuklar Kimi rojavadan Kimi Kobaneden kimi suriye’den geldim cevabını veriyor...
Ofise doğru yürüyorsun Sanat sokağında çocuklar görüyorsun ellerinde simit yada mendil yok karneleri var iki sokak arasında çok değişik umutlar saklı ve iki adım sonra anne anne diye seslenip ağlayan çocuklar ve bir çikolataya gülümseyen çocuklar
Bir çocuğun doğulusu batılısı , Alevisi Sünni’si, Türkü Kürdü olmaz özünde mahsum olan çocuklardır. Zaman geçiyor ve gelin görün ki mahsumlar zalimleşiyor ve mazlumu katlediyor. Hayatımızda her şey değişiyor tek bir şey geriye kalıyor vicdanımız. Hz. Mevlana dile getirmiş ya " Kötü bir iş yaparken en iyi şahidiniz vicdanınızdır" evet aynen öle işte daha dün sokaklarda futbol oynayan ip atlayan o çocuklar şimdi neler yapıyor neler o yüzden ki vicdanımıza kulak vermek oldukça önemlidir.
FERHAT GUVEN