DERSİM, erken Cumhuriyet’in “ gailelerinden” biri olmuştur. O nedenle, birbirine yakın zamanlar içinde, oraya incelemelerde bulunmaları için; iki mülki görevli gönderilir. Onlardan biri, Mülkiye Başmüfettişi Hamdi Bey’dir. Öteki ise Diyarbakır Vali’si Cemal Bey’dir.
Rapor düzenlemeleri sürdürülmüştür. Mareşal’in ve öteki rütbelilerin raporları var… Dahiliye Vekili Şükrü Kaya’nın raporu var…
Hamdi Bey’in raporu, “ haşin” içeriklidir… Genelkurmay’ın raporları da o içerik de… Şükrü Kaya, soruna “sakin” bakıyor… Ama gene de, Osmanlı dönemi raporlarının gerisinde kaldığını söyleyebiliriz. Örneğin Lahiyaların birinde şöyle deniliyor:
(…) “Kürdler’in şayan-ı takbih ve tedib birçok halleriyle beraber hükümetçe bunların hiçbir hukukuna riayet edilmemiş ve bunların refah ve saadete mazhariyeti adeta muzır görülmek gibi bir meslek-i zalimane ve gafilane ihtiyar olunmuştur(…)”
Evet, yukarıda sözünü ettiğimiz raporları değil; bu alıntıyı doğrulayan bir rapor da var: O rapor, Vali Cemal Bey’in raporu…
Dersim’linin; fakirliği, eğitimsizliği, ibadetinin horlanması ve yönetimlerin sevgisizliği; Vali Bey’in yüreğini sızlatmış gibidir… O’nun DERSİM incelemeleri, bir “ milat” olarak anlatılır…
Rıza CAN