• BIST 9668.36
  • Altın 3996.585
  • Dolar 38.8091
  • Euro 43.2885
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 13 °C
  • Tunceli 18 °C

Dersim Sempozyumuna tepki devam ediyor

Dersim Sempozyumuna tepki devam ediyor
Tunceli Hacı Bektaş Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneğinin,geçtiğimiz günlerde düzenlenen Dersim Sempozyumuna yönelik tepkisinin ardından, Tunceli Üniversitesi Alevilik Uygulama ve Araştırma Merkezi’de Dersim Sempozyumu’nda Hoca Ahmet Yesevi için ku

Tunceli Hacı Bektaş Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneğinin,geçtiğimiz günlerde düzenlenen  Dersim Sempozyumuna yönelik tepkisinin ardından, Tunceli Üniversitesi Alevilik Uygulama ve Araştırma Merkezi’de  Dersim Sempozyumu’nda Hoca Ahmet Yesevi için kullanılan tabirlere tepki göstererek  yazılı bir açıklama yaptı.

Tunceli Üniversitesi Alevilik Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Ali Ekber Yurt ile Merkez Müdür Yrd. Yalçın Çakmak tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Kamuoyunun da yakından takip ettiği üzere, Munzur Dergisi tarafından 17.12.2011 tarihinde Dersim’de bulunan Grand Şaroğlu Otel’de bir “Dersim Sempozyum’u” düzenlenmiştir. Sempozyumun, ‘İnanç: Raa Haq’ başlıklı oturumuna konuşmacı olarak katılan  Seyfi Muxundi’nin, Alevi-Bektaşi geleneği tarafından kutsanan Hoca Ahmet Yesevi’ye yönelik dile getirmiş bulunduğu “Köstebek” nitelendirmesi, sempozyumda bulunan dinleyiciler ve sonrasında Dersim halkınca büyük bir tepkiyle karşılanmıştır. Bu yüzdende, Muxundi tarafından sarf edilmiş bulunulan sözlere istinaden meydana gelen tüm bu tepkilere yönelik , Alevilik araştırma uygulama merkezimiz tarafından bir değerlendirilme yapılması zorunlu görülmüştür.

Seyfi Muxundi tarafından dile getirilen köstebek nitelendirmesine neden olan gerekçe, sempozyuma katılan bir dinleyici tarafından sorulan, “Bektaşilik ve Nakşibendîlik arasında, Yesevilik bağlantılı tarihi bir yakınlığın olup, olmadığı” sorusu olmuştur. Kendisinin bu soruya cevabı, “Ahmet Yesevi’nin yobaz karakterli bir şahsiyet olduğu ve 60 yaşından sonra da, yeraltında inzivaya çekilerek adeta bir Köstebek gibi yaşadığı” yönünde olmuştur. Seyfi Muxundi, sempozyum esnasında kendisine yönelen tepkilere cevaben, yapmış olduğu bu nitelendirmenin gerekçesini, Türki Cumhuriyetlerde yaşayan halkın böyle bir değerlendirmede bulunuyor olmasına bağlamıştır Böyle bir görüş gerçek ve tarihi bilimsel kaynaklara dayanmamaktadır. Tamamen kendine ait bir görüştür.

Merkezimiz, bilimsellik iddiası ve amacı taşıyan etkinlikler arasında yer alan sempozyumlarda, hakaret ve küçük düşürücü anlamlar içeren veyahut çağrıştıran her türlü söylemin, bilimsel ahlak ile uyuşmadığını düşünmektedir. Bu yüzden de, tarihi ya da teolojik kimliklerinin her türlü tartışmaya açık olduğu kişi ya da kişiler hakkında, aşağılayıcı bir üslup kullanılmasını son derece talihsiz bir olay olarak değerlendirmiştir. Özellikle de, mevzu bahis olan bu olayda,  Seyfi Muxundi tarafından Ahmet Yesevi’ye yöneltilen sözlerin, bu minvalde bir çağrışıma neden olduğunu saptamıştır.

İtaatsiz olana ihtiyaç duyan bilimin, her türlü görüş ve değerlendirmeyi tartışmaya açık olduğu muhakkak olmakla birlikte, kendi tarafsızlığına halel getirmemek adına da olsa, kullandığı üslubun kendisine dikkat etmesi gerekmektedir. Ne yazık ki, Muxindi’nin bilimsel bir etkinlik içerisinde Nakşibendîliği küçümseyerek, bugün hala tartışmalı olan Nakşi Tarikatı silsilesi ile Ahmet Yesevi arasında kurulan bağlantıya vurgu yaparak, Ahmet Yesevi’yi kötülemesi, ne bilimsel bir değerlendirme ile ne de içinde bulunduğu etkinliğin yapısıyla hiç de uyuşmayan bir maksat taşımıştır.

Alevilik ve Bektaşilik başta olmak üzere, İslam tasavvufunda önemli bir yer işgal eden Ahmet Yesevi’ye yönelik bilimsel ve aktüel değeri olmayan bir takım değerlendirmelerde bulunmak, kendini araştırmacı bir yazar olarak tanıtan  Muxundi açısından, kamuoyu nezdinde şık karşılanmayacak olumsuz bir intiba oluşturmuştur. Ahmet Yesevi’ye yönelik yapılan bu mesnetsiz ve hakaretamiz değerlendirmeler, her şeyden önce, yüzyıllar boyunca adı etrafında yaratılmış olan çeşitli inanç ve uygulamalar ile birlikte, bu düşüncelere inanan halkların kendisine de yapılmış büyük bir haksızlık olmuştur.

Gerek Ahmet Yesevi ve gerekse Hacı Bektaş-ı Veli ile arasında kurulan münasebetten, gerekse de soy seceresinin Hz. Ali’ye isnat etmesinden ötürü, Anadolu ve Dersim Kızılbaşlığı açısından önemli bir şahsiyet olarak görülmektedir. Bu gelenek tarafından kutsal kabul edilen bütün evliya ve erenlerin gerçek anlamda tarihi bilgisine ulaşmak, bilimsel bir üslup ile her türlü tartışmaya açık olduğu halde, bunu aşağılayıcı tabirler kullanarak dile getirmek, merkezimiz tarafından kabul edilebilecek bir durum değildir.  Dolayısıyla,  Muxindi’nin kullanmış olduğu bu bilim dışı üslup, her şeyden önce Ahmet Yesevi’ye gönül vermiş olan Alevi-Bektaşiler ile birlikte, onu, inançlarında önemli bir yere koyan Dersim halkı tarafından da üzüntüyle karşılanmıştır.

Alevi Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak, Seyfi Muxindi tarafından dile getirilmiş bulunulan bu değerlendirmeleri doğru bulmadığımızı bildirerek, kamuoyu huzurunda kendisini, yapmış olduğu bu açıklamaların meydana getireceği toplumsal hassasiyetleri de göz önünde bulundurarak, Hoca Ahmet Yeseviye gönül vermiş tüm Alevilerden özür  dilemeye davet ediyoruz.


UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim