Milli Parkı sınırları içerisinde yapılması planlanan Konaktepe Barajı, ‘HES 1’ ve ‘HES 2’ projeleri, Danıştayın durdurma kararına rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ‘üstün kamu yararı’ gerekçesiyle onaylandı. Türkiye genelindeki 227 endemik bitki türünden 55’ini barındıran Munzur Vadisi için bu kararın alınması il genelinde tepkiyle karşılandı.
Türkiye Barolar Birliği çevre ve Kent Hukuku Komisyon Üyesi Avukat Barış Yıldırım, Dersim’de yapılması planlanan barajların günümüze kadar gelen sürecini şöyle anlattı:
“Munzur suyu üzerinde yapılması planlanan en büyük baraj projesi olan Konaktepe Barajı ile Konaktepe HES 1 ve2’ye 28 Ocak 2010 tarihinde EPDK tarafından lisans verildi. Biz Danıştay’da dava açtık. Danıştay 13. Dairesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bu karara karşı EPDK itiraz etti. Danıştay ise itirazları reddetti. Milli park sınırları içerisinde herhangi bir proje hayata geçirileceği zaman, milli parklar kanununun 14. maddesine göre kamu yararı olgusunun ortaya konulması gerekir. Yine Munzur Vadisi uzun vadeli gelişme planının onaylanmadığını ifade etmişti. Kamu yararı olgusunu Danıştay gündeme getirince, dönemin Çevre ve Orman Bakanı, 10 ayrı üniversiteye 9 ayrı rapor hazırlattı. Bu raporlara göre Munzur Vadisi Milli Parkı sınırları içerisinde yapımı planlanan baraj ve HES’ler ile Mercan HES’in inşasında üstün kamu yararı olduğu, barajların, HES’lerin çevresel zararı olmadığı ortaya konulunca, dönemin Çevre ve Orman Bakanı, 18 Nisan 2010 tarihinde 4 baraj ve 6 HES’e izin verdi. Biz bu izin kararına karşı da dava açtık. Dava sonrası Danıştay 10. Dairesi yine tarihi bir karara imza attı. Kararda şunu söyledi: Milli Park sınırları içerisinde yapımı planlana tüm HES projelerinin aynı anda ÇED sürecine tabi tutulması lazım.”
“Baraj Ve HES’lerin Hukuki Olarak Hayata Geçirilmesi Mümkün Değildir”
Çevre ve Orman Bakanlığı’nın hukuka aykırı bir karar ile projelere izin verdiğini söyleyen Avukat Yıldırım, “Tüm bu yargı kararları varlığını korurken, çevresel etki değerlendirme süreci işletilmeden Konaktepe Barajı, ‘HES 1’ ve ‘HES 2’ projeleri 1/5 ölçekli Nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planına Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylandığına tanık olduk. Şu an itiraz süreci devam ediyor. Munzur Vadisi Milli Parkı içerinde, bu baraj ve HES’lerin hukuki olarak hayata geçirilmesi mümkün değildir.” diye konuştu.
Yıldırım, Munzur Vadisi’nin sahip olduğu flora ve fauna türleri bakımından Türkiye’nin hatta dünyanın en zengin alanlarından bir tanesi olduğunu belirterek, baraj ve HES projelerinin uygulanmaması için izleyecekleri yol haritasını şu sözlerle anlattı:
“Bundan sonra yapacağımız ilk iş imar planlarına itiraz etmek olacak. Bir diğer husus da tüm il ve ilçe belediyeleri ile il genel meclisini yan yana getirip, Munzur Vadisi Milli Parkı’nın 1. derece sit alanı ilan edilmesi için açtığımız davada verilen kararın uygulanmasını takip etmeye çağıracağız. Ayrıca yol haritamızda Munzur’un kesinlikle dünya kültür mirası listesine kazandırılması da var.”
“Baraj yapılırsa ziyaretlerimiz suyun altında kalıp kaybolacak”
Alevi Dedesi Nesimi Genlik ise, barajların yapılması durumda vadi içerisinde bulunan kutsal mekanların kaybolacağını söyledi. Genlik, “Suyu hapsedersen su, yolunu şaşırır. Su hem kendini hem de bizi kaybeder. Dağların, suyun yanında ziyaretlerimiz var. Baraj yapılırsa su tutulur ve onlarda suyun altında kalıp kaybolur. Hayvanların yuvaları da yıkılır. Suyumuz duru ve duru olarak akmaya devam etmesi gerekir. Eğer onu bulandırırlarsa iyi olmaz. Alevilerin duaları döner onları bulur. Böyle bir durum olmadan önce Alevi inancına göre rızalık almaları gerekir. Rızasız ne suyun önü tutulur, ne de lokma yenir. Yolumuz, ziyaretlerimiz yok olacak. Biz de yapılmaması için mücadele edeceğiz.” dedi.
“Yapılırsa büyük tahribat meydana gelir”
Doğa aktivisti Haydar Çetinkaya ise Munzur Vadisi içerinde yıllardır baraj ve HES projelerinin yapılmaması için mücadele ettiklerini ifade ederek, “ Munzur üzerinde barajlar yapılmak isteniyor. Şu ana kadar Dersim halkı bu barajların yapılmasına izin vermedi. Hem Dersim’de hem de başka şehirlerde protestolar yapıldı. Basın açıklamaları yapıldı. Hukukçularımız, halkımız yapılmaması için mücadele ediyor. Yapılırsa büyük tahribat meydana gelir. Bitki ve hayvan türleri açısından çok zengin. Burada birçok baraj yapıldı ama bu projelere izin vermek istemiyoruz” şeklinde konuştu.