• BIST 9054.85
  • Altın 2877.277
  • Dolar 34.2018
  • Euro 37.5403
  • İstanbul 24 °C
  • Ankara 25 °C
  • Tunceli 29 °C

Aslolan Muhabbettir; Kendimizle!

ÜNAL GÜNER

Bugün birçoğumuz, karşıtlarımızdan besleniyoruz. Yani biz eğer herhangi bir duygunun, davranışın bir ucundaysak, o ucun iyice aşırısına gitmişsek, doğal denge prensibi gereği diğer uçları hayatımıza davet ederek bir beslenme sistemine giriyoruz.

Mesela, kimisi aşırı titizdir. O kadar kendini kirli hisseder ki hayatına dağınık insanları çeker.

Kimisi çok konuşur, hiç konuşmayan suskunları çeker.

Kimisi çok kavgacı, saldırgandır, çok sessiz ve yumuşaklarla buluşur.

Yani biz herhangi bir konuya ne kadar karşıtsak, o konunun ne kadar aşırı ucundaysak, bu sefer hayat bizi diğer tarafla, diğer uçla buluşturur.

Eğer herhangi bir konuda negatiften beslenme ihtiyacınız varsa, acıtılmaktan, incitilmekten, öfkelendirilmekten, kızdırılmaktan, korkutulmaktan, endişelendirilmekten beslenme ihtiyacınız varsa, tabii ki bu ihtiyacınız, bu duygularla beslenecektir.

Yani size sunulacak olan doğal olarak negatif beslenme araçları olacaktır.

Fakat burada ne kadar negatifin altlarına aşağılara gidiyorsanız, pozitifin de bu sefer diğer uçları ile ilgili – bu iyi demek değildir, yani aşırı hareket ya da travma oluşturucu, aşırı hareketlendirici durumlar ve sistemlerle hayat sizi bir araya getirir – olaylar ve durumlar çağırırsınız.

Eğer siz sadece zihninizin doyacağı konular ve alanlarla beslenme ihtiyacındaysanız, “sadece beni ikna ettiklerinizi içeri alırım, kalbimi dinlemem, sadece dışarıya bakarım, içeriye değil” derseniz, dışarıdan beslenirsiniz.

Bugüne kadarki öğrenme sistemimizin çoğunluğu beden aracılığıylaydı. Yani duyularımızla, duyarak, işiterek, görerek, dokunarak öğrendik. Bir şeyler bize anlatılarak, bir şeylere ikna edilerek öğrendik; inanç sistemleri ile ya da birinin bir tavsiyesi ya da bir aktarımı ile bir şeyler duyduk ve öğrendik.

Bunların her bir tanesi bizim için bedensel öğrenme yolları ve yöntemleriydi.

Yani dünyasal...

Kimi sanki gerçekten bizim ruhumuzu besliyor gibi hissettirdi.

Kimi çok hazlar verdi.

Kimi içimizi kapattı.

Kimi duyguda, kimi zihin ya da mekanikte bize bazı şeyler gösterdi.

Peki hayat, sadece duyularla ilgili değilse, ruhsal beslenme deyince ne anlayacağız?

İşte burası bir dönüm noktası çünkü bugüne kadar bize dünyada öğretilen, anlatılan sadece bir bedensel öğretmeydi. Oysa ruhsal öğrenim bedenselin ötesinde başka bir öğrenim ve beslenme sistemini açmakla başlıyor.

Bunlardan bir kısmı tabii ki bizim ilham kapılarımız, sezgilerimiz. Sezgilerimiz aslında bedensel ile ruhsal alanlar arasındaki köprü bağlarıdır. Yani eskilerin deyimiyle, kalp gözünü bir yerde açarak, kalbin duyularını ve pusulasını, nereden ne öğreneceğine açarak, hayatın bize söylediklerini sadece bilgiyle teknik olarak değil, sadece duyular aracılığıyla algılamak da değil, artık hayatın aktardığı bilginin ötesindeki tesiri, ince enerji alanlarını okuyarak öğrenmeye geçme alanımızdır burası.

Bu anlattığım medyumluk yani bir başka bir frekansın sizin bedeninizi kullanarak size aktarması değil. Bu sizin kalbinizin özünüze bağıyla, bağlantıyla, yani ruhunuzdan size direk olarak hâlin, hayatın, bilginin ve bilgeliğin açılarak aktarılmasıdır.

Tabii ki bu hâle gelebilmek için öncelikle hayatı iyi okuyacağız. Hayatı okumayı, kaderi okumayı, ânı okumayı öğrendikçe, artık tesir ve kalbimizin titreşimlerini de okuma konusunda ustalaşacağız.

Ve aslolan muhabbettir sözündeki muhabbet kendimizle başlayacak…

Her birimiz kendimizle olmakta , kendimiz olmaktan mutlu olup huzur duyacağız. O huzur, en çok, biz kendimizle olduğumuzda artacak.

O anda tüm kainatla birlikte olmak olacak bizim biz ile, kendimiz ile, ruhumuz ile birlik hâlinde olmamız.

Bunu yapabildiğimiz ölçüde bir bakacağız ki kapılar açılmış, hangi sorunuz varsa - Başlarda belki teknik, zihinsel bir sürü sorularınız olabilir ama zamanla bunlar elenecek. – sizden size cevaplanmakta…

Ve gerçekten kendinize, kendinizle birlikte gidip, kendinizle buluşabilmenin yollarını ve sistemlerini danışacaksınız ve danıştıkça, kendinizden kendinize yardım eli ve köprüler kurulacak. Bu her birimizin ruhumuzdan beslenmeye başlaması için ilk adımlar olacak.

Bu süreçte bizler, dışarının bizi beslemesine olan ihtiyacımız devam ettiği müddetçe dışarıdan besleneceğiz. Tabii ki birbirimize rehberlikler, yardımlar yapacağız. Ama bütün bu yardımlarımızın gideceği bir nokta var ki her birimizin kendimizle buluşarak, kendi rehberlerimizde, kendi ruhumuzun rehberliğinde, kendimizle, kendi yolumuzda olabilmek…

Bu yoldan sapanlar yoldan çıkabilir, kandırılabilir.

Çünkü dışarısı bize ışığın oyunları ile gelir. Gördükleriniz ve duyduklarınız yanıltıcı olabilir. Ama hayatı okumanın ileri tekniklerinde tesir okumayı öğrendikçe, siz artık okuryazar olursunuz. Tesir okuryazarlığı bu dünyadaki en kıymetli enerji alanlarından bir tanesidir ki bunun diğer adı Hızır ilmidir. Yani olanın perde arkasını, görünenin de ötesini görebilme yeteneklerimiz açılır.

Öyleyse gelin, önce dileyelim: Ruhumuzdan beslenen olalım, ruhumuzun beslenmesiyle coşalım ve bu coşkuyu paylaşalım, alalım, aktaralım ve bu coşku ile akalım…

Sevgilerimle…

Bu yazı toplam 23919 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim