Bu hafta başından itibaren kentimiz belki de son yıllardaki en fazla kar yağışını gördü. Ancak yine de doğa tahribatının geldiği boyut, barajlar, madenler, ağaç katliamları, küresel ölçekte yaşanan ekolojik kriz ve çevre politikaları bize şunu gösterdi ki; Söz konusu kar yağışı 15-20 sene öncesiyle kıyaslanamaz derecede az! Dersim Merkez'de geçmiş yıllarda 2 metreyi bulan kar kalınlığı, bu hafta başında yağan karda ancak 60 santimetreye ulaşabildi.
Hal böyle olunca "açılmayan yollar sokaklar" tartışması birden sosyal medya gündemine girdi. Bizim Dersimliler de her konunun "uzmanı" olduğu için, yine bu konuda da "uzman görüşü" belirterek eleştirilerini sıraladı.
Her konuda uzmanız diyorum. Çünkü her konuya dair bir fikrimiz var. En iyi gazeteci biziz, en politikacı biziz, en iyi doktor biziz, en iyi aktivist biziz, yerel yönetimlerden en iyi biz anlıyoruz, her şeye dair mutlaka bir fikrimiz var ve en iyisini biz biliyoruz!
Bu bağlama göre kar nedeniyle kapalı olan ve açılmayan yollar konusunda da gayet tabii bir görüşümüz olmalı. Oldu da... Eleştiriler kabaca şöyle; Yollar neden açık değil, kaldırımlar neden hala karla kaplı.
İlgili kurumlar ne iş yapıyor? Elbette ki yurttaşlar kendi vergileriyle çalışan kurumları eleştirme, denetleme hakkına sahiptir. Yolların ve kaldırımların neden kapalı olduğu sorusunu sormak da bir hak ve aynı zamanda "kamusal bir görev"dir. Ancak tüm ilgili kurumların bu konuda olağanüstü bir çabayla çalıştığını görmezden gelmek, olanakların ve imkanların belli ölçüde kısıtlı olduğunu görmemek, hem araç gereç hem de insan gücü açısından kısıtlı imkanlara sahip olunduğunu yok saymak, bana objektiflikten uzak bir değerlendirme olarak geliyor. Kardır yağar, bazen az yağar bazen çok yağar... Dersim Merkez'de yaşayanlara sesleniyorum...
Karlı havada dışarı çıkıp 2 tane selfie çekeceksiniz diye sokakların ve yolların açılması önceliği size verilecek değil. Dersim Merkez'e yağan kar köylere de yağıyor. Burada insanlar hayvancılık yapıyor. Köylerde acil bir durum veya hasta olduğunda telafisi mümkün olmayan sonuçlar yaşanabilir. Dolayısıyla yolların ve sokakların açılması belli bir planlama çerçevesinde yapılıyor. Ancak eleştirilere baktığımız zaman sanki sokakta 2 metre kar var ve kimse adımını dışarı atamıyormuş gibi bir hava estiriliyor.
Açıkçası bu durumun abartıldığını düşünüyorum. Karın yağmaya başladığı ilk gün Dersim'de 400 küsur köy yolu kapandı. Şuan halen 100 küsur köy yolu kapalı. Peki bu insanlar ne yapsın? İlçelere ve yüksek rakımdaki köylere 2 metre kar yağıyor, kar yağınca dış dünyayla iletişimleri kesiliyor. Dersim Merkez'e 60 santimetre kar yağınca kıyamet kopuyor.
Bir kurumun elinde 5 tane iş makinesi varsa, 3'ünü çalıştırıp, 2'sini garajda yatırmıyor. Haliyle hepsi çalışıyor ve ancak yetişebiliyor. Bu süreçte ilgili kurumların tamamı, elindeki tüm olanakları seferber etmiştir. Ancak yetmemiştir. Bu sorun artık merkezi hükümete aittir.
Dersim'e daha çok olanak, daha çok bütçe, daha çok hizmet verilmesi gerekiyor. Diğer yandan...
Biz de elimize bir kürek alıp en azından kendi kapımızın önünü açabiliriz. Eskiden imece usulü yapılırdı bu işler. Herkes komşusunun yardıma koşardı. Köylerde nenelerimiz, sabah güneş doğarken, yüzünü güneşe dönüp dua eder, sonra da kapısının önünü süpürürdü. Şimdi alışmışız rahata.
Toparlayacak olursak;
Elbette ilgili kurumlar halka hizmet edecek, etmeli. Ancak eleştiri yapmadan önce biraz meselenin arka planına da bakmak gerekir. Kar yağışı gibi olağan bir durumda koro halinde sıraya dizilip bağırmak yolları açmaz.
