Birleşmiş Milletler tarafından 2008 yılından itibaren tüm dünyada otizm konusunda farkındalık yaratmak ve otizmli bireylerin yaşam kalitelerini yükseltmek amacıyla "Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak ilan edildiğinin belirtildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Nisan ayı "Dünya Otizm Farkındalık Ayı” olarak belirlenmiştir ve bu ayda otizm konusunda pek çok farkındalık çalışması yapılmaktadır. Otizm; bireyin dış dünyadaki uyarıcıları algılamasını, aldığı uyarıcıları düzenleyip anlamlandırmasını etkileyen, yaşam boyu süren gelişimsel bir bozukluktur. Yunanca`da `autos` kelimesinden gelip `kendi` anlamına gelmektedir. Günümüzde dünya ile ilişkiyi kesmek anlamında kullanılmaktadır. Üç yaştan önce başladığı kabul edilmektedir.”
- Sosyal etkileşimde önemli yetersizlik
- İletişim ve oyunda önemli yetersizlik
- Çeşitli takıntılarla kendini gösterir.
OTİSTİK SPEKTRUM BOZUKLUKLARINA SAHİP BİREYLERİN ÖZELLİKLERİ
Otistik bireyleri tanımlayan pek çok davranış özellikleri vardır. Ancak genellikle hiçbir otistikte bu özelliklerin tümü bir arada bulunmaz ve çoğu zaman hepsi aynı anda görülmez.
- Otistikler diğer çocuklarla birlikte oyun oynamada, paylaşmada zorluk çekebilirler. Görme ve işitme konusunda sorun yaşıyorlarmış gibi davranabilirler.
- Gerçek korku ve tehlikeler karşısında duyarsız davranabilirler.
- Beden dilini, jest ve mimikleri, amaları kullanamazlar aynı zamanda kullanılan vücut dilini anlayamazlar.
- Ses tonunu, hızını ve vurgusunu ayarlamakta sorun yaşayabilirler.
- Yaşamlarındaki rutinlerin değişmesine veya değiştirilmesine aşırı tepki gösterebilirler.
- Dokunmaya karşı aşırı hassas olabilirler, kucaklandıklarında bile sarılmayabilirler.
- Göz kontağı kurup, devam ettiremezler. Boşluğa bakıyorlarmış gibi görünebilirler.
- Nesneleri çevirmekten ve döndürmekten zevk alabilirler.
- Bütünden çok parçalara, ayrıntılara takılırlar. Örneğin; bir arabanın bütünüyle değil sadece tekerleğiyle ilgilenebilirler.
- Elleri çırpma, kafasını sağa sola sallama gibi Stero tip ( tekrarlı) hareketler görülebilir.
- İlgi duyup, takıldıkları bir şeyi sürekli tekrar etmek isterler. Hep aynı yemeği yemek isterler veya hep aynı oyuncakla oynamak isterler. Resimlerinde bile hep aynı figürleri kullandıkları görülmektedir.
- Otistik çocukların ilgileri sınırlıdır. Var olan ilgi ve zevklerini de başkalarıyla paylaşmazlar.
- Kendilerinden 3. kişi olarak söz ederler, başkalarından bahsediyorlarmış gibi isimlerini söyleyerek veya `sen` diye bahsederler.
- Otistiklerin çoğunda, beslenme, uyku gibi temel gereksinimler için gerekli olan davranışların yapılmasında sorun yaşanılır
NEDENLERİ
Bu bozukluğun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Doğum öncesi, doğum sırasında ve sonrasında oluşan tıbbi sorunlar önemli olabilmektedir. Başlıca nedeni genetik olmakla birlikte kimi araştırmacılara göre son dönemlerde otizmin görülme sıklığındaki artış, radyasyon, virüsler, çevre kirlenmesi, gıda alışkanlıkları ve hızlı teknolojik gelişim gibi çevresel faktörlere de bağlı olabileceğini düşünülmektedir. Beyindeki bazı bölgelerin gelişimini tamamlayamaması, beyincikteki bir takım hücrelerin gelişmemesi veya görevlerini yerine getirmemesi gibi nedenlerin otizme sebep olabileceği düşünülmektedir. Beyindeki serotonin, dopamin ve endorfinler gibi bazı kimyasal maddelerin miktarlarındaki değişimler de sebep olabilir. Otistik özellikleri olan çocuklarda, sinir hücreleri arasında kurulan bağlantılar, diğer çocuklara göre nicelik olarak daha az ve niteliksel olarak da ince, kırılgan ve sağlıksız özelliktedirler. Genlerdeki yapısal bozukluk kuşaklar öncesinden geliyor olabildiği gibi gebelik sırasında kullanılan ilaçların, virüs ve radyasyon gibi etkenlerinde genlerin işleyişlerini bozdukları düşünülmektedir.
ÖNERİLER
Otizmden Kuşku Duyulması Eğer çocuğunuzda otizm olabileceğinden kuşkulanıyorsanız, en kısa zamanda bu kuşkunuzla ilgili olarak uzman görüşü almalısınız. Bu amaçla doğrudan çocuk ruh hastalıkları uzmanına ya da çocuk nörologuna başvurabileceğiniz gibi, önce Aile Sağlığı Merkezlerindeki Aile Hekiminize danışabilirsiniz.
Otizm spektrum bozukluğu olan bir çocuğunuz varsa asla ne kendinizi ne de çocuğunuzu eve hapsetmeyiniz. Aile olarak hiçbir zaman mücadeleden vazgeçmeyin; başınıza gelecek en kötü şey bu değildir. Bunu bilerek çocuklarınızdan ilgi ve sevginizi esirgemeyin. Onlarla birlikte sosyal ortamlarda birlikte olmaktan çekinmeyin ve çocuklarınızın toplumun en değerli varlıkları olduğunu unutmayın.Tüm halkımızı bu konuda daha duyarlı olmaya davet ediyoruz.