Adana F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinde örgüt üyeliğinden hüküm giyen 32 yaşındaki Haydar Duymaz isimli tutuklu, 4 Şubat günü bulunduğu odanın havalandırmasına çamaşır ipiyle kendini asarak intihar etti. Ailesi, Duymaz’ın ölümünde ihmal olduğu üzerinde durarak cezaevi yönetimi hakkında suç duyurusunda bulundu.
PKK üyeliği suçlamasıyla 10 yıl hapis cezasına mahkum olan Haydar Duymaz, 8 yıl önce tutuklanarak Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevine gönderilmişti. 8 ay önce buradan Adana F Tipi Kapalı Cezaevine gönderilen Duymaz, son 2 aydır avukatı ve ailesiyle görüşmeyi reddediyordu. Ölümünden 1 hafta önce Avukatı Tugay Bek, cezaevinden sorumlu Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak Duymaz’ın intihar eğilimi içinde olduğunu ve tedavi için Ruh Sağlığı Hastanesine gönderilmesini talep etti, ancak cezaevi yönetimi ve savcılık bu talebi görmezden gelerek hastaneye sevkini sağlamadı.
SİSTEMATİK İŞKENCEYE UĞRADIĞINI SÖYLEMİŞTİ
Duymaz, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevinde kaldığı dönemde, cezaevi yönetiminin kendisini itirafçılarla aynı hücreye koyarak itirafçı olmaya zorladığını, bu durumu kabul etmediği için de dayak, havalandırmada çıplak bekletme, süngerli oda gibi sistematik işkencelere maruz kaldığını söylemişti. Adli tıbba giderek işkenceyi raporlatmak isteyen Duymaz, talebi kabul edilmeyince açlık grevine girmiş, ardından da ölüm orucuna çevirmişti.Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevinde görmüş olduğu işkence, kötü muamele ve hücre cezaları sonucunda ruh sağlığını yitiren Duymaz, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde tedavi görmüştü.
‘BİLE BİLE ÖLÜME İTİLDİ’
Gazetemize konuşan Haydar Duymaz’ın kuzeni Nuray Küçükbaş, “Ölümünden 1 hafta önce avukatı cezaevi yönetimine ve savcılığa durumu bildirmesine rağmen herhangi bir önlem alınmadı. ‘Dikkat çekmek için bunu yapıyor’ diyorlardı. Haydar’ın ruhsal bunalım içinde olduğu ve psikolojisinin bozulduğu her halinden belliydi. Ailesine zaten intiharını haber vermiş, bunun belirtilerini göstermişti. Bile bile ölüme itildi” dedi.
Duymaz’ın gördüğü işkencelerden sonra bunalıma girdiğini söyleyen Küçükbaş, ‘Tekirdağ’da siyasilerin kaldığı koğuşundan alıp tacizcilerin, tecavüzcülerin koğuşuna atıyorlar, sonra ‘Ortalığı karıştırıyor’ diyerek Adana’ya gönderdiler. İşkence Adana’da da devam ediyor. Ölmeden önce ablasını arıyor ‘Avukata da söyleyin gereken yapılsın 4 gün mühlet tanıdım diyor. 4 gün içerisinde herhangi bir gelişme olmazsa o zaman yapacağımı biliyorum, ölümümden de devlet sorumludur’ diyor” şeklinde konuştu.
ÖLÜMÜ ŞÜPHELİ
Duymaz’ın ölümünün şüpheli olduğunu da sözlerine ekleyen Küçükbaş, “Öldüğünde ailesi cenazeyi almaya gidiyor fakat göstermiyorlar. Zaten aile gidene kadar otopsisi yapılıp memlekete gönderiliyor. Dersim’e getirilip Cemevinde yıkanıncaya kadar biz Haydar’ın yüzünü görmedik. Kendini çamaşır ipiyle astığını söylemişlerdi ama yıkanırken boynunda herhangi bir ip izi yoktu. Asılan bir insanın boynunda morluk olur. Benim kuzenim içeride cezasını zaten çekiyordu. Tahliye olmasına birkaç ay kala cezaevi yönetiminin ve savcılığın bunu görmezden gelmesi çok basite alınacak şey değil. Kuzenimin durumunda olan onlarca hasta tutuklu var, görmezden gelinerek ölüme mahkum ediliyorlar” dedi.
Cansu PİŞKİN
İstanbul
