• BIST 9693.46
  • Altın 2506.421
  • Dolar 32.5726
  • Euro 34.7776
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 17 °C
  • Tunceli 16 °C

Sütlüce köylüleri, ÇED raporuna itiraz dilekçesi verdi

Sütlüce köylüleri, ÇED raporuna itiraz dilekçesi verdi
Sütlüce köylüleri ve muhtarları, DER-KAB Katı Atık Projesi ÇED raporuyla ilgili Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne itiraz dilekçesini verdi.

Dersim Belediyesi tarafından hayata geçirilmek istenen DER-KAB Katı Atık Projesine ilişkin vatandaşların ve muhtarların itirazları sürüyor.

Çöp tesisine karşı çıkan vatandaşlar, tesisin çevre ve canlı yaşamına zarar vereceğini belirterek projenin iptal edilmesi için hukuki mücadelesini sürdürüyor. ÇED Raporuna ilişkin itirazda bulunmak amacıyla bir araya gelen köylüler ve muhtarlar hazırladıkları itiraz dilekçesini Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne sundu. ÇED raporu ve projesi itiraz dilekçesi ise şöyle:

TUNCELİ ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜNE  

Tunceli İli Merkez ilçesi Sütlüce – Tüllük köyü sınırları içerisinde Tunceli-Pülümür-Nazimiye-Ovacık-Mazgirt Belediyesi Katı Atık Yönetim Birliği (DER-KAB) tarafından yapılması planlanan KATI ATIK BERTARAF VE DÜZENLİ DEPOLAMA TESİSİ KAPASİTE ARTIRIMI projesi ile ilgili olarak hazırlanan ÇED Raporu, ÇED Yönetmeliği'nin 11. maddesi kapsamında Bakanlığınıza sunulmuş olup, inceleme değerlendirme süreci sonrası ÇED raporuna son şekli verilmiş ve nihai ÇED raporu öncesi  halkın görüşleri aşamasına geçilmiştir. Yapımı düşünülen tesis kapsamında; Mekanik Ayırma Tesisi, Düzenli Depolama Sahası, Sızıntı Suyu Toplama Havuzu (lagün), Sızıntı Suyu Arıtma Tesisi, Gaz Yakma Ünitesi (meşale), Geçici Depolama, Kompost Tesisi, İdari Bine Ve Yardımcı Üniteler (bekçi binası ve kantar, tamir ve bakım atölyesi, su deposu, tekerlek yıkama ünitesi, fosseptik ve trafo-jeneratör binası) ile Ovacık ve Pülümür Aktarma İstasyonları planlanmaktadır.

Hazırlanan nihai ÇED raporuna ve projeye itiraz ediyoruz.

Projeye ilişkin itirazlarımız şu şekildedir:

1 )  Hazırlanan ÇED raporu masa başında hazırlanmış eksik ve hatalı bir rapordur. Raporda dile getirilen birçok husus gerçek ve fiili durum ile bağdaşmamaktadır. Mevcut projenin belirlenen alanda yapımı nedeniyle on binlerce ağaç kesilecektir. Bu husus özellikle itiraz ettiğimiz bir husustur. Çünkü proje alanı olan 18,3 hektarlık alanın tamamı orman sahasıdır. Alanda on binlerce orman ağacı bulunmaktadır. ÇED raporuna göre bu alanın tamamı tıraşlanacak ve ağaçlar kesilecektir. Bu durum ciddi ekolojik tahribatlar yaratacak ve projenin hayata geçirilmesi halinde, yöre halkının tepkisinin yanı sıra telafisi mümkün olmayan çevre sorunları da ortaya çıkacaktır. Hazırlanan proje dosyasında kesilecek ağaç sayısı ve türleri de hatalı ve eksik bildirilmiştir. Bu hususta da rapora konulan harita, koordinat değerleri ile bağdaşmamaktadır. Bizzat yerinde yapmış olduğumuz incelemelerde de meşe ağaçlarının varlığı, sayısı ve kapladığı alan mahallinde gözlemlenmiştir. Uydu görüntüleri, ÇED raporunda mevcut olan amenajman haritası ve eski memleket haritası incelendiğinde görüleceği üzere proje sahasının % 70 - 80’i yoğun ve sık orman ağaçları – meşe ağaçları ile kaplıdır. Orman Genel Müdürlüğünün istatistiki verilerine ve listelerine göre 1 Hektarda 3.300 meşe ağacının bulunabileceği ve ekiminin uygun olacağı belirtilmektedir. Bu durumda, kesilecek ağaç sayısı on binlerce olacaktır.  ÇED raporunda kasıtlı olarak kesilecek ağaç sayısı ve ağaç türleri gerçek duruma aykırı ve yanlış dile getirilmektedir. Bu durum ciddi bir hukuki aldatmadır. Rapor bu yönleri ile eksik ve hatalı bir rapordur. Mahallinde incelemeler yapılmamıştır. Habitat alanının tespitine yönelik araştırma yapılmamıştır. Orman ağaçlarının kesimi ve yaratacağı tahribat ve bu durumun proje alanında var olan ekosistemde ve aynı sahada nasıl telafi edileceği belirtilmemiştir.

 

2 ) Proje sahasının olduğu alanda, herhangi bir karayolu, ulaşım yolu mevcut değildir. Proje alanının çevresi ormanlarla kaplıdır. Ulaşımı sağlamak amacıyla da orman ağaçları kesilerek yol inşa edilecektir. ÇED raporunda yol çalışmalarına yönelik idari izin kararları yoktur. Yol çalışmalarının nasıl yürütüleceği, bu alanda ne kadar ve hangi cins ağaçların kesileceği, yol alanında yer alan habitat çeşitliliği ve bu alana yapılan müdahalelerin ne şekilde telafi edileceği belirtilmemiştir. Proje için sahaya ulaşmak için yol yapım çalışmalarında binlerce ağaç kesilecektir. Bu durumlar, raporda değerlendirilmemiştir.

3 ) ÇED raporunda proje alanı olarak orman sahasının belirlenmesi hukuka, yasa ve yönetmeliklere aykırıdır. Bu yönüyle de itiraz ediyoruz. Bu türden projelerin orman sahaları dışında yapılma koşulları araştırılmadan, değerlendirilmeden, projelere orman sahasında izin verilmesi işlemleri dava konusu olmuş ve emsal kararlarda orman sahasının korunması yönünde idari yargı kararları verilmiştir.  Örneğin Danıştay 8. Dairesinin 2017/4562 Esas ve 2019/1641 Karar ve 07.03.2019 tarihli emsal bir kararında “…ormanlık sahada izne konu edilen kamu yararı ile ormanın muhafazasındaki kamu yararının karşılaştırılması ve yapılacak tesis veya altyapı tesislerinin orman dışında yapılmasının mümkün olup olmadığına ilişkin zaruret halinin varlığına ilişkin somut tespitlerin de dikkate alınması suretiyle değerlendirme yapılması gerekmektedir.…” denilerek orman sahasının korunmasına ilişkin karar tesis edilmiştir. Kararın içeriğinde şu hususlara da vurgu yapılmıştır. “ Anayasa'nın 169. maddesinde ormanların ülke yönünden taşıdığı büyük önem gözetilerek, korunmaları ve geliştirilmeleri konusunda ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir. Bu özel ve ayrıntılı düzenlemenin ülkemizde orman örtüsünün sürekli yok edilmesi gerçeğinden kaynaklandığı kuşkusuzdur. Her olayda, ormanlık alanda verilen izne konu edilen kamu yararı ile ormanın muhafazasındaki kamu yararının karşılaştırılmasının yapılması zorunluluğu Anayasa'nın 169. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez." hükmünden kaynaklanmaktadır.”

Orman Kanununun 17/3 Ve 18 İnci Maddelerinin Uygulama Yönetmeliğinin 24. Maddesine göre  “MADDE 24 – (1) İzin raporunu hazırlayan heyetçe, talebin ormanlık alanda yapılmasında kamu yararı ve zaruret olup olmadığı hususu;  faaliyetin orman sınırları dışında gerçekleştirilmesi imkânının bulunup bulunmadığı irdelenerek tespit edilir.” Hükmü bulunmaktadır.

  İlgili yasal mevzuat uyarınca söz konusu projenin orman sahası dışında gerçekleştirilme koşulları değerlendirilmemiştir. Bu gerekçe ile mevcut proje bu yönüyle hukuka aykırı bir projedir. İdari izin ve işlemler hukuka aykırıdır.

4 ) Yer tespiti yapılırken itirazlarımızı dile getirmemize rağmen itirazlarımız dikkate alınmamıştır. Orman Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ÇED formunda ve yazışmalarında da dile getirildiği üzere, “yöre köylüleri proje alanına itiraz etmiş ve bu itirazların sosyal problemlere neden olabileceği” belirtilmiştir. Mevcut alana itiraz edilmesine rağmen, ÇED raporuna göre, il merkezinde bulunan, sadece 4 farklı yerin değerlendirildiği belirtilmektedir. İlçelerde ayrıca alternatif sahalar değerlendirilmemiştir. Oysa projenin yapılabileceği il merkezinde ve ilçelerde uygun olan, onlarca saha bulunmaktadır. Uydu görüntüleri incelendiğinde görüleceği üzere, Tunceli ilinin güney bölümü ormansız, çorak topraklarla kaplıdır. Bu alanların, ulaşım kolaylığı da vardır. Diğer ilçelere ve il merkezine de yakın olan sahalardır. Örneğin Tunceli – Pertek karayoluna yakın mesafede olan özel mülk sahası dışında, coğrafi koşulları uygun olan, orman örtüsünün olmadığı, çorak, çevre sorunlarının oluşmayacağı, yerleşim yerlerine uzak olan birçok alan bulunmaktadır.  Bu alanlar il merkezine ve çöpün getirileceği diğer ilçelere de daha yakın mesafededir. Yine Mazgirt, Hozat, Çemişgezek ilçe sınırları içerisinde de onlarca çorak hazine alanı bulunmaktadır. Proje alanının rakımı çok yüksektir. Tepelik bir alanda bulunmaktadır. Koku yayılımı, sızdırma olasılıkları olan bir sahadır. Bölgedeki arıcılık faaliyetlerini olumsuz etkileyecek ve sonlandıracaktır. Projenin yapılacağı bölgede ciddi şekilde arıcılık faaliyetleri yürütülmektedir. Bu hususta birçok belge mevcuttur.

ÇED raporunda belirlenen yer tespit işlemleri usulüne uygun gerçekleştirilmemiştir. Proje için bakılan alanların nerelerde olduğu ve özelliklerini gösterir teknik raporun paylaşılması gerekmektedir.  2014 yılında Mahalli Çevre Kurulu önce farklı bir bölgeye de olur vermiştir. Kurul daha sonra bu kararını iptal etmiştir. Proje sahibi idare tarafından, Mahalli Çevre Kuruluna teknik raporlar sunulmamıştır. Bilimsel, teknik ve yeterli bilgilendirme ve detaylı sunumlar yapılmamıştır. Mahalli çevre kurulu da bu raporları görmeden, yeterli bir inceleme ve araştırma yapmadan, eksik ve yetersiz bir inceleme ile masa başı yazışmalarla bu alan konusunda bilimsel olmayan bir görüş belirtmiştir. Proje alanında, bütün ilçelerin çöpünün biriktirilmesi düşünüldüğünde proje alanının merkezi bir alanda olmadığı da görülecektir. Tunceli - Pertek Karayolu mevkiinde bulunan çorak ve uygun alanlar, birçok ilçeye ulaşım kolaylığı olan alanlardır. Tamamen masa başı değerlendirmeler ile çevre tahribatına neden olunmaktadır. Ayrıca kod farkı ve bulunduğu alan itibari ile bu alanda atıkların toplanması ve depolanması, atıkların yaratacağı sızıntıların, yer altı sularına karışma tehlikesini ortaya çıkaracaktır. Alanın hemen alt bölümlerindeki su kaynakları ve çeşmeler bizzat mahallinde, yerinde tespit edilebilir. Projenin rakım olarak aşağı tarafında Tunceli’nin en büyük akarsularından olan Pülümür Çayı bulunmaktadır. Bu çay il merkezinden geçerek Uzunçayır barajına ulaşmaktadır. Tesisin kurulacağı alanda, derin vadilerden inen üç dere kolu bulunmaktadır. Bu dereler birleşerek Milli köyü içinden geçip Pülümür Çayına ulaşmaktadır. Uydu görüntüleri incelendiğinde de görüleceği üzere bizzat proje sahasının ortasında dere yatağı bulunmaktadır. Yer altı sularına ve doğrudan şehir içinden akan bir akarsuya, zehirli maddelerin karışma ihtimali çevreyi ve halk sağlığını ciddi anlamda olumsuz etkileyecektir. Bu hususlar da ÇED raporunda ve proje dosyasında belirtilmemiştir.

 

              5 ) ÇED raporuna proje alanına yönelik bir diğer itirazımızda proje alanı yerleşim yerlerine yakın bir mesafededir. ÇED raporunda mevcut olan uydu görüntüleri incelendiğinde görüleceği üzere Tunceli il merkezinin hemen üstünde yüksek bir rakımda yer almaktadır. Tunceli il Merkezinin rakımı 915 metredir. Proje alanı ise 1.300 metre rakımda bulunmakta ve hemen il merkezinin üst bölümünde yer almaktadır.  Yapımı düşünülen Katı Atık Bertaraf projesi Tunceli Merkez Sütlüce ( Tüllük ) Köyü Yolu mevkiinde yapımı düşünülmektedir. Şehir merkezine 3 km uzaklıktadır. Ayrıca çevresinde bulunan köy ve mezralara olan uzaklıkları da şu şekildedir. Suvat Köyü 3,6 km, Guri 2,2 km, Dedeağaç köyü 5,8 km, Kemer mezrası 2 km, Baldan köyü 3,2  km, Sütlüce (Tüllük) Köyü 3,5 km, Kocalar köyü 2 km, Güleç köyü 3 km, ve Merkez Milli köyüne 1,5 km mesafededir. Kemer mezrasına 300 m uzaklıktadır. Proje alanına 300-400 metrelik mesafede farklı mezralar da bulunmaktadır. Görüleceği üzere çevreye ciddi etkileri olabilecek koku ve benzer muhtemel sonuçları olan bu türden bir projenin, yapım alanının yerleşim yerlerine bu kadar yakın bir yerde belirlenmesi de itiraz ettiğimiz hususlardandır.

  6 )  Orman Genel Müdürlüğünün izin yazılarına ilişkin, öngörülen sürelerde geçmiştir. 6831 sayılı Orman kanunun 17/3 üncü maddesi gereğince Ön İzin alınmış ancak ön izin süreleri dolmuştur. Süreler dolduktan sonra tekrardan yeni bir izin alınmamıştır. ÇED raporunda da bu hususta hatalı bilgi verilmektedir. Raporun 98. Sayfasında verilen bilgiler hatalıdır. İlgili ön izin yazışmaları incelendiğinde proje için idari izin eksikliklerinin mevcut olduğu ortaya çıkacaktır.

Orman Genel müdürlüğü tarafından 2017 yılında verilen ilk süre geçtikten sonra 2019 yılında 1 yıllık bir ön izin süresi verilmiştir. Bu süre de dolmuştur. İlgili yönetmeliğin 15. Maddesinde öngörülen ön izin süreleri geçtiği için proje hakkında verilen iznin iptal edilmesi gerekmektedir. Projede öngörülen ön izin sürelerinin dolması, usule aykırı süre uzatımları, usul ve yasaya aykırıdır. Usulü eksiklikler bulunmaktadır. Bu hususlarında ÇED sürecinde göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Proje de izin eksikliği mevcuttur. Ayrıca esasa ilişkin olarak da, verilen idari izinler yasaya ve anayasaya aykırıdır. Ormanları koruyucu saik ile hareket edilmemiştir. Tahribatın boyutu önemsenmemiştir. İzin verilmesine ilişkin işlemler, kamu yararı taşımamaktadır. Alternatif sahalar incelenmemiştir. Ormanlık sahada izne konu edilen kamu yararı ile ormanın muhafazasındaki kamu yararı karşılaştırması yapılmamıştır. 6831 sayılı Orman kanunun 17/3 üncü maddesinde “Ormanlık alanlarda kamu yararı ve zaruret bulunması halinde;” izin verileceği öngörülmüştür. Bu projenin farklı alanlara yapılma koşulları bulunmaktadır. Proje alanı açısından Kamu yararı ve zaruret bulunmamaktadır.

Ayrıca proje sahasına ulaşmak için yapılacak yollara ilişkin olarak da orman genel müdürlüğünden ayrıca bir izin alınmamıştır. Bu hususta da ÇED raporunda eksiklik bulunmaktadır. Bu gerekçelerle Orman Genel Müdürlüğünün izin işlemleri yönünden prosedüre ve yasal mevzuata uygun yürütülmeyen proje işlemleri ve ÇED raporu hukuka aykırıdır. 

                7 )  Projeye ait ÇED raporunda belirtildiği üzere Geçmiş yıllarda Katı Atık Bertaraf ve Düzenli Depolama Tesisi ile ilgili ÇED Yönetmeliği kapsamında hazırlanan Proje Tanıtım Dosyası ile; 18,3 hektarlık proje alanının 7,5 hektarlık kısmında 82 ton/gün kapasiteli II. Sınıf Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi için 10.02.2015 tarih ve 356 sayılı yazı ile ÇED Gerekli Değildir Belgesi alınmıştır. Daha sonra kapasite artırımı adı altında ÇED raporu hazırlanmış ve bakanlığa başvuru yapılmıştır. Bilindiği üzere ÇED Yönetmeliğinin 17. Maddesinin 3. Ve 4. Fıkrası şu şekildedir. (3) “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilen proje için beş (5) yıl içinde mücbir sebep bulunmaksızın yatırıma başlanmaması durumunda “ÇED Gerekli Değildir” kararı geçersiz sayılır. (4) "ÇED Gereklidir" kararı verilen projeler için bir (1) yıl içerisinde Bakanlığa başvuru yapılmaması durumunda karar geçersiz sayılır. Hükümleri bulunmaktadır. Belirlenen süreler geçmiştir. Yeni hazırlanan ÇED raporu kapasite artırımına ilişkindir. ÇED raporu incelendiğinde görüleceği üzere projenin adı “ KATI ATIK BERTARAF VE DÜZENLİ DEPOLAMA TESİSİ KAPASİTE ARTIRIMI” olarak belirtilmiştir. 10.02.2015 tarihinde ÇED gerekli değildir kararı alınan ana projede ise, belirlenen süreler geçmesi ve yatırıma başlanılmaması nedeniyle, idari kararlar geçersiz duruma gelmiştir. Bu durumda şu an son hali verilen ÇED raporu ile KAPASİTE ARTIMINA YÖNELİK taleplerin ve projenin hukuki dayanağı kalmamıştır. Hukuki bu hususlara yönelik itirazlarımızın da değerlendirmeye alınmasını talep ediyoruz.

                8 ) ÇED raporunda orman sahasında mevcut olan fauna çeşitliliğinin uğrayacağı zararların ne şekilde telafi edileceği yönünde bilimsel bir tespit bulunmamaktadır. Proje alanı tamamen orman sahası olduğu için yangın tehlikesi açısından da riskli bir bölgedir. Resmi kayıtlarda görüleceği üzere proje sahası olan 183.000 m2’lik alanın tamamı orman sahasıdır.  Orman içinde yaşayan hayvanlar yok olacak, bir kısmı tıraşlama işlemi sırasında hayatını kaybedecek, yuvaları bozulacak ve yöreyi terk etmek zorunda kalacaklardır. Bu alan ayrıca bulunduğu konum itibari ile yaban hayvanları açısından bir geçiş noktasıdır. Habitat alanı yok olacaktır. Günümüzde habitat parçalanmaları biyolojik çeşitliliğin en büyük tehdidi olarak kabul edilmektedir. Habitat kaybı ve parçalanmasının ortaya çıkaracağı olumsuz sonuçlara ilişkin herhangi bir çalışma yapılmamış, ÇED raporunda da bu hususlar belirtilmemiştir. Bern Sözleşmesinin 6. Maddesinde bu canlıların üreme veya dinlenme yerlerine yapılacak olan bütün müdahaleler yasaklanmıştır. Bu alanda koruma altında olan bir çok fauna çeşitliliği bulunduğu gibi, Bern sözleşmesi ile koruma altında olan kedigillerden, vaşak türü de bu alanda görülmüş ve basında haber konusu olmuştur.

Sonuç itibari ile son hali verilen ÇED raporu ve mevcut proje hukuka aykırıdır. Emsal yargı kararları dışında ormanların korunmasına ilişkin başta T.C. Anayasası olmak üzere, Orman Kanunu, Çevre Kanunu vb. birçok kanun, yönetmelik ve genelge bulunmaktadır. Ayrıca ormanların ve ekosistemin korunmasına yönelik Anayasanın 90. Maddesine göre Türkiye’nin onaylayarak, iç hukuk mevzuatı haline getirdiği birçok uluslararası sözleşmede bulunmaktadır. ( Bern sözleşmesi vb.)  Anayasa’nın 56. maddesine göre “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” Buna göre Anayasa’da, vatandaşların da çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek konusunda ödevli olduğu açıkça belirtilmiştir.  Söz konusu proje doğal çevreyi değiştirerek olumsuz etkileyecek, bir başka deyişle çevre ve halk sağlığını bozacak bir proje olduğundan “sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı kapsamında projeye itiraz ediyorum. Ayrıca mevcut bu projenin hayata geçirilmesi, Çevre Kanunu’nun 3. Maddesinde idareye yüklenen görevlere de aykırılık oluşturmaktadır. 

 

Masa başı rapor ve izinler ile binlerce ağacın kesilmesi, ormanın yok edilmesi, yaban hayatın içinde yaşayan canlılar ile birlikte tahrip edilmesi, ekosisteme zarar verilmesi, milli değerlerin zarara uğratılması kesinlikle kabul edilemez. Bu ağaçların kesilmesine tepki göstermek ve itiraz etmek de sadece yöre halkının görevi olarak düşünülmemelidir. Bu türden değerlere sahip çıkmak tüm insanlığın görevleri arasındadır. Çevresel tahribatlar tüm insanlığı etkilemektedir. Yaşam kaynağı olan atmosferdeki dengeyi sağlayan yeşil örtünün yok edilmesi, geri dönülemez sonuçlar ortaya çıkaracaktır. Bilindiği üzere ormanlar yeryüzündeki yaşamın sürekliliği açısından hayli önemlidir. Ormanların atmosferdeki gazların dengesinin korunmasında önemli etkileri vardır. Ağaçlar güneş ışığı yardımıyla suyu ve karbondioksiti fotosentez sonucu besine (örneğin glikoza) dönüştürürken atmosfere oksijen salınımı yaparlar. Atmosferde yer alan oksijen miktarı % 21’dir. Ve bu oksijenin % 56’sını ormanlar üretilir. Oksijen oranının azalması insanlık açısından ölümcül sonuçlar doğuracağı bilinen bir gerçektir. Atmosfere etkilerinin dışında yağmur oluşumuna etkileri, suların temiz kalmasına olan etkileri, rüzgârları dengelemeleri, ekosisteme olan etkileri, iklime olan olumlu etkileri vb. ormanların sayılamayacak faydaları bulunmaktadır. Bu anlamda proje için ormansız alternatif sahalar mevcut iken,  mevcut alanda proje kapsamında on binlerce ağacın kesilmesini,  kabul etmek mümkün değildir.    

Yapılması düşünülen mevcut alanın koşulları nedeni ile hazırlanan ÇED raporuna ÇED olumlu kararı verilmesinin hukuki ve fiili dayanağı bulunmamaktadır.

Mevcut proje sosyo-ekonomik, kültürel ve ekolojik tahribat yaratacak, sosyal tepkilere neden olacak ve orman ağaçlarının kesilmesi halinde telafisi güç zararlar ortaya çıkacaktır. Yapılacağı düşünülen alan bakımından Kamu yararı taşımamaktadır. Bu nedenlerle söz konusu proje hakkında görüşlerimi bildirerek, itirazlarımı sunuyorum. Eksik ve yetersiz incelemeler neticesinde hazırlanan hukuka aykırı ÇED raporu hakkında İtirazlarımız doğrultusunda ÇED sürecinin durdurulmasını, ÇED olumsuz kararı verilmesini ve gereğinin yapılmasını arz ve talep ediyorum. …

 

 

 

 

 

 

 

                 

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
123456
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim