Bırakın artık siz konuşmayın biz konuşmayalım yüreği yaralı analarımız konuşsun, susun mezeniz olmasın yaramızın pansumanı toprakla buluşmasın bedenlerimiz. Yıllardır bir atom parçası misali Toplumumuz ayrıldı yâda ayrıltıldı.
Toplumumuz Alevi, Suni, Türk, Kürt, Solcu, Sağcı gibi tren vagonları gibi ayrı ayrı peşpeşe gelirken İnsanlık mücadelesi de sindirilmek istendi. Annelerimiz ağıtlar yükseltti, Fıratın doğusunda da batısında da yakılan ağıtların tek nedeni evlat acısıydı. Yaralı annelerimiz yüreklerinin yaralarına her güneşin doğuşuyla dualarıyla Barış isteyerek pansuman ederken, bizlere biz gençliğe de halk arasında "koca kadın ilaçları" denilen bir ilacı reçete olarak not düştüler.
İlacımız barış reçetemiz nasihat idi.
Öyle çok fazla uzağa gitmeye gerek yok Fıratlarımız vardı yaşamlarını yitiren Fıratlarımızın anneleri annelerimiz ağlarken Toprak Anaya gözyaşlarıyla aynı acıyı aktardılar. Artık yeter bu son olsun dediler. Demokratik bir arayışla adım atmak adına yeniden sesimizi yükseltirken Hz. Muhammeddin dile getirdiği sözü hatırlayalım " Haksizlik karşısında susan dilsiz şeytandır."
- Evet, haksızlığı haykıralım Yıkmayalım bozmayalım dilsiz şeytan olmayalım doğruyu konuşup bizlerde hatamızı düzeltelim. Bir araya gelerek Yaramızın pansumanını ortak payda da buluşturalım. Yedi kıta yetmiş iki millet bir olalım. Barışı dayanışmayı kardeşliği haykıralım. Suyun havanın ateşin ve toprağın ikrarlığıyla İnsanlık Mücadelemizi güncelleyelim güçlendirelim. Munzur dağından Spile Ilgazlara uçalım. Fırat, gediz, kızılırmak olup akalım barış için yaşayalım. Annelerimizin yaralarını derinleştirmek için değil, pansumanı için hadi hep birlikte barışı inşa edelim.
Ferhat GÜVEN