• BIST 9181.51
  • Altın 4046.976
  • Dolar 38.59
  • Euro 43.7619
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 13 °C
  • Tunceli 15 °C

Beyaz Torosların bizlerden götüremedikleri

Beyaz Torosların bizlerden götüremedikleri
Barış KOPRadikal blog

Hıdır Öztürk; 1935 yılında Dersim’in 12 haneli ‘Taptik’ Köyü’nde doğar. 2-3 yaşlarında, Dersim katliamından annesinin kendisini dağda, ormanda saklamasıyla kurtulur. O günden sonra bir bakıma “devletle karşı karşıya gelmeme” düşüncesiyle büyüyen Hıdır; okuyup Dersim İl Özel İdaresi’nde devlet memuru olarak göreve başlar. 4 kız çocuğuna da öz Türkçe isimler koyar. (Aysel, Ayten, Makbule, Yeter).

Aysel, evlendiği adamla beraber (Selim Çürükkaya), "Halkın Kurtuluşu" adındaki sol örgüte katılır. Katılım sağladıktan bir süre sonra kocasıyla yakalanıp, Diyarbakır Cezaevi'ne koyulur. Burada ağır işkenceler gören Aysel, ağır hasta olarak cezaevinden çıkar. İki kez ameliyat olur ve tekrar gözaltına alınır. Hasta haliyle 16 gün gözaltında kalan Aysel'den uzun süre haber alınamaz. Gazetelerden kızı Aysel'in dağa çıktığını öğrenen Hıdır Öztürk; yine aynı süreçte kızının yurtdışına çıktığını haber alır ve biraz da olsa rahatlar. (1990)

İl Özel İdaresi'nde vali emrinde çalışan Hıdır Öztürk; 1992 yılının ilkbahar aylarında Dersim Alay Komutanı Albay Mustafa Sabri Yazganarıkan tarafından kızlarıyla beraber alaya çağrılır. Üç kızıyla, Albay Mustafa Sabri'nin odasına giden Hıdır Öztürk; orada komutanın "Ahmet Bey" olarak tanıttığı ve dikkatli gözlerle, sürekli notlar alan zayıf-sakallı kişiyle de karşılaşır. Burada, örgüte katılıp daha sonra yurt dışına çıkan Aysel hakkında Albay Mustafa Sabri ve onun tanıttığı "Ahmet Bey" epey konuşur ve bir bakıma aileyi tehdit ederler.

Bu tarihten yaklaşık 2-3 ay sonra Dersim Mazgirt'te çalıştığı fabrikadan eve dönmek üzere çıkan Ayten Öztürk; 27 Temmuz 1992 günü beyaz torosla kaçırılır. Ayten'in işkenceli, gözleri oyulmuş, kulakları, burnu, dudağı kesilmiş, kafa derisi büyük ölçüde yüzülmüş, tanınmaz cesedi, 8 Ağustos 1992 günü Elazığ'da bir çoban tarafından toprağa yarı gömülmüş halde bulunur. Ayten'in annesi, kızını ayak parmaklarındaki benden tanır ve kefen yerine gelinlikle Dersim de Babasının köyü Taptik'te defin eder.

Hıdır Öztürk'ün; kızının vahşice katledildiği faili meçhul cinayetinin aydınlatılması, katillerin bulunması için çalmadığı kapı, gitmediği makam kalmaz. Fakat hem makamlardan hem de adaletten hiçbir sonuç alamaz. Nitekim Ayten'in tanınmaz haldeki cesedini üstün körü yapılan bir otopsi (sadece dış otopsi yapılmış) ve yanlış raporla (1 haftalık cesedin 2 aylık olduğu yönünde rapor tutulmuş) geçiştirenler ve cinayetin üstünü örtmeye çalışanlar hakkındaki suç duyurularından olumlu bir sonuç çıkmaz. Bütün bunlar yetmezmiş gibi birde Hıdır Öztürk kaldığı lojmandan vali emriyle atılır.

Doğduğu andan itibaren devletle karşı karşıya gelmemeye bir bakıma zorlanmış olan Hıdır Öztürk; bu dönemde devletin kendi karşısında tüm mekanizmalarıyla beraber dimdik dikildiğini çok iyi görecektir.

2006'da ise Hıdır Öztürk ve kızı Makbule bir gazete haberiyle şoka uğrarlar. Haberde fotoğrafını gördükleri "Yeşil" kod adıyla bilinen "Mahmut Yıldırım'ın" 1992'de Dersim Alay Komutanlığında; Albay Mustafa Sabri'nin odasında kendilerine "Ahmet Bey" olarak tanıtılan şahıs olduğunu öğrenirler. Yine yıllar sonra JİTEM tetikçisi ve itirafçı Abdülkadir Aygan; Ayten Öztürk'ü en son Diyarbakır'da JİTEM'cilerin kullandığı binada gördüğünü, "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım ve ekibi tarafından tutulduğunu ve üç gün sonra oradan başka bir yere götürüldüğünü söyleyerek; olayı doğrulamıştır.

Ayten Öztürk ismi ve davası gündeme 90'ların faili meçhul cinayetlerinin en çarpıcı ve simgesel olanı olarak düştü. Ayten Öztürk gibi nice sayısız insanlar; bizzat devletin içindeki JİTEM gibi insanlık suçları işleyen karanlık oluşumlar ve bu oluşumlarla aynı amaç noktasında bir araya gelen Hizbullah başta olmak üzere kimi terör örgütleri tarafından vahşice, acımasızca katledilmişlerdir.

O dönemlerde faili meçhul olarak kayıtlara geçirilen cinayetlerde JİTEM elemanlarıyla, Hizbullah militanlarının, önderlerinin adları beraber anılmıştır. Bu iki tarafın çoğu cinayette ortaklaşa hareket ettikleri gün gibi açıktır. Öyle ki; JİTEM komutanlarından Ahmet Cem Ersever ile Hizbullah Lideri Hüseyin Velioğlu'nun iyi ilişkiler içinde oldukları ve Cem Ersever'in, Hüseyin Velioğlu'ndan istihbaratlar aldığı avukatı Emin Emir tarafından da ifade edilmiştir.

"Yeşil'e" geldiğimizde ise 90'larda hemen hemen her cinayetin arkasında devlet tarafından desteklenen Mahmut Yıldırım'ın olduğunu söyleyebiliriz. Ayten Öztürk davasında alay komutanı tarafından "Ahmet Bey" olarak tanıtılan Mahmut Yıldırım; 24 Ocak 1993'de katledilen gazeteci Uğur Mumcu'nun evine cinayetten sonra gittiği ve Güldal Mumcu'ya üstü kapalı bir şeyler ifade ederek, kırmızı karanfiller verdiği ortaya çıkmış; Güldal Mumcu'da tıpkı Hıdır Öztürk gibi o kişinin JİTEM'ci "Yeşil" olduğunu sonraları basından öğrendiğini son kitabında ifade etmiştir.

Ve;

2015 Ekim ayındayız. Seçimlere şunun şurasında bir hafta kadar bir süre kaldı. Özellikle 7 Haziran'dan sonra sürdürülen savaş konsepti ve işlenen insanlık suçları, toplumda "90'lara dönüş" hatta "90'lardan daha beter" olarak yankılanırken; iktidarın ve devletin buna topyekun karşı çıkarak "faili meçhulleri biz bitirdik" argümanlarını savurması bir yana dursun, yine "beyaz toros" tartışmaları bizzat kendilerince dillendirilmeye başlandı. Söylediklerinin yanlış anlaşıldığını ifade edip; yok biz bunu demek istedik, yok şunu demek istedik diye diye kıvırmaya çalışanlaradır sözümüz:

-"Sizlerin ne demek istediklerinizi, neler yapmak istediklerinizi bizler çok iyi biliyoruz. Nitekim, Ankara Katliamı'ndan sonra "partimizin oyları arttı" diye bir açıklama yapabilme vicdansızlığına sahip olan sizlersiniz. O yüzden debelleşmeye boşuna kalkışmayın. Saplandığınız bataklıktan kurtulma şansı bir yana, daha da dibe sürükleniyorsunuz. Zira bu tür tehditler; barış, demokrasi, özgürlük mücadelesi veren halkları dün de yolundan alıkoyamamıştır, bugünde alıkoyamadı, yarında alıkoyamayacaktır. Tarih, bu baskılara ve tehditlere boyun eğmemişleri her daim yazmıştır ve de yazacaktır… "

Barış KOP
Radikal blog

 

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim