• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 20 °C
  • Ankara 23 °C
  • Tunceli 22 °C

Beklemek de Bekletilmek de Hasta Ediyor

Şeyda Betül Kılıç

 

Zaman çok kısa. Yapılacaklar yığılıp duruyor. Sevdiğiniz biriyle bir kaçamak yapıp dinlenmek için veya önemli bir iş görüşmesi için bir görüşme planladınız. Eğer kalabalık bir şehirde bu tarzdan randevulaşmalardan birine yetişecekseniz bir zaman planı uzmanı olmalısınız. Trafik, ani gelişen teknolojik pürüzler, ekonomi gibi nedenleri hesaba katmalısınız. Vaktinden en az üç gün önce teyitleşmeli, olumsuz sürprizlere karşı ön almalısınız. Tüm bunları hangimiz bilmiyor ki? Yine de sıklıkla geç kalıyor veya birini sürekli bekliyor durumdaysanız bu yazı tam size göre…

Bir plana sadık kalabilmek ve geç kalmamak için bazı ilkelere uyumu sürdürmek öğrenilen bir görgü.
Birinin gereksiz yere ve izni dahilinde olmadığı halde vaktinin değersizleştirilmesi bekleyenin gözünde bekleteni de değersizleştiriyor. Peki soru şu; sürekli geç kalmak bir hastalık belirtisi olabilir mi? Hadi bakalım. 

İngiltere’de My Therapy Rooms’ta bilişsel davranış uzmanı Somia Zaman, sürekli geç kalma alışkanlığını kronik geç kalma sendromu olarak nitelendiriyor. Bu kişilerin beyinlerindeki geç kalma kodlanmasının değişmesi için psikoterapi oldukça destekleyici olabilir.  Sıklıkla randevularına geç kalan biriyseniz şu sorunun içinizdeki karşılığı çok önemli, beklettiğinizin farkında mısınız, eğer farkındaysanız bu size neler hissettiriyor?

En önemli sınavlara, değer verdikleri kişilerle buluşmalara, en eğlenceli etkinliklere, sağlıkla ilgili riskli randevulara sıklıkla geç kalıyorsanız yardıma ihtiyacınız var. Geç kalma sendromu arada bir gecikmekten farklı bir durum. İşin içinde hem zaman farkındalığı eksikliği hem de bedelleri bakımından belirsizlik hâkim.

'Elimde değil...'

Sürekli geç kalıp bekletiyorsanız bu yaşadığınız başka bir hastalığın belirtisi olabilir. Kronik geç kalma ekonomik, sosyal ve ilişkisel bozulmalarla bekleteni de bekleyeni de kendine karşı öfkeli ve kaybeden olarak hissettiriyor. Güven ve itibar kaybı oluşuyor. Geç kalan kişiler her şeyi hesaba katarak planlama yapsalar bile dakik olamadıklarını ve bir bahaneyle kendilerini içsel ve dışsal öfkeye karşı korumak zorunda hissettiklerini söylüyorlar. Fakat bunun adı geç kalma sendromu…

Mesaiye, okula sürekli geç kalıp utanç hissedenler genel tabloda psikolojik olarak yoğunlaşma ve dikkatini toparlayamama gibi bir durumun kayıplarıyla yaşıyorlar. Bu durumun altta yatan nedenlerine ve hangi psikolojik zorluklarla beraber görüldüğüne bakalım. Depresyon… Elbette şaşırmadık. Depresyon, planlamayı, planlarımıza karşı istekliliği çok fazla sabote eder. Gitsem, yetişsem ne olacak düşüncesi kişiyi adeta ağır çekime alır. Kazanımlar değersizdir.

Dikkat eksiliği ve hiperaktivite bozukluğu yaşayanlar da zaman farkındalığı sorunu yaşarlar.

Alarm kurmak, bedel ödemek, önceden hazırlık yapmak, sade gardırop, hafif makyaj, hazır kombinlerle geç kalma sendromu kırılabilir. 'OKB'si olan hastalarda önlemler nedeniyle geç kaldıklarını söylüyorlar. 

Kronik geç kalma sendromuna cevap olarak sürekli bekleyenlerde de değersizlik, öfke oluşuyor. İş birliği konusunda umutlarını kaybediyorlar. Toplumdan topluma da bu sendroma farklı dönüşler oluyor. Mesela ABD’de geç kalma karşısında daha sert önlemler alınıyor. Avrupa ve Türkiye’de daha anlayışlı bir bakış açısı hakim.

San Diego State Üniversitesi’nden araştırmacı Jeff Conte’nin bu konuyla ilgili görüşleri de şöyle;

“Conte, aynı anda birkaç işi yapmanın çoğu insan için pek mümkün olmadığını vurgularken; bunun zamanlamayı unutturabileceğini ve yapılan iş yarım bırakılarak planlanan randevuya geç kalınmasının çok olası göründüğünü belirtiyor. Bu insanların kaygı taşımayan ve rahat insanlar olduğunu ve hiperaktif olduğunu belirtiyor. Her ne kadar geç kalma sendromundaki kişilerin kaygı taşımadığı söylense de bunun böyle olmadığına şahit olmuş bir hekimim. Aslında içlerindeki fırtına ile sağa sola savruluyorlar.”

Duke Üniversitesi’nden Psikoloji ve Ekonomi Profesörü Doktor Dan Ariely, konuyla ilgili derin araştırmalar yapıyor ve bu probleminin asıl sebepleri üzerinde duruyor. Ariely, geç kalmanın bir numaralı ve en önemli sebebini gün boyunca her şeyin normalden daha yavaş ilerleyeceğine duyulan inanç olarak açıklıyor, planlanan programın ne kadar zamanda sonlanacağının hesabının yanlış yapılmasından kaynaklandığını belirtiyor.

Bu yazı toplam 1583 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
123456
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim