• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 18 °C
  • Tunceli 23 °C

Travmatik bellek ve nesillere aktarımı

Psikolog Tülin ŞAHİN

 

“Şiddetin ve yok edilmenin en kötü yanını, en derin izlerini yok edilemeyenler taşır”.

Friedrich Nietzsche’nin dediği gibi “beni öldürmeyen herşey beni güçlendirir” mi? hayatta kalmak için verdiğimiz mücadeleyi güç olarak algılarsak, evet. Peki ya yaşadığımız hayattı travmaların enkazından kurtaramıyorsak, ya sadece kaç nefeslik hayatımız kalmış diye bekliyorsak, ya travmanın yaşattığı acıyı aşamıyorsak…

“Insan” eliyle oluşturulan dehşet olaylarını inkar ederek,  kanıtları gizleyrek veya yok ederek bu olayların yok olacağını düşünmek bu konuya pek hakim olamamak demek. Bu olayların neden olduğu ruhsal acıların en ağır tarafı, aşılamadığı zaman, sanırım nesilden nesile aktarılan bir “travmatik belleğe ”ve “bilinçaltı miraslarına” dönüşmeleridir. Peki travma nedir ? Travma, fiziksel ve psikolojik bütünlüğümüzü tehdit eden her türlü olay ve  tehlikedir. Travmayı tanımlayan hisler ise genelde korku, çaresizlik, dehşet ve öfke hisleridir.  

Hayvanlar uzerinde yapılan araştırmalar (çoğunlukla fareler), korkunun nesillere aktarıldığını kanıtlamıştır. Ancak Rachel Yehuda’nın önderliğinde yapılan çalışmalar (2001, 2007), bu durumun insanlarda da var olduğunu göstermiştir.  Yahudi soykırımdan kurtulmuş, o işkengeceyi yaşayan veya şahit olan 32 yahudi kadın ve erkeğin genlerini inceleyerek yaşadıkları travmadan meydana gelen genetik değişimlerin çocuklarına aktarma ihtimalini araştırdılar. Travmayı yaşayan kişilerin çocuklarının genlerini de analiz ettiler. Bu çocuklarda, travmayı yaşamamış yahudi ailelerin çocuklarına göre, daha fazla stres bozukluğu tespit ettiler.  Sonuç olarak soykırımdan kurtulanların travmaları çocukların, hatta torunların genlerine de aktarılıyor! Yani travmatik belleğin var olması için kişilerin bizzat bu travmayı yaşamış olmaları gerekmiyor. Genetik mirasla beraber, tarihsel olayların unutturulmaması, unutulmaması ve kültürel pratiklerle hatırlanması travmatik belleği yeni nessilerde yaşatır. Bu travmalar ne kadar canlı tutulur ve beslenilirse nesilden nesile aktarımı o kadar uzun vadeli olur.

Bu doğrultuda Dersim de yaşanılan 1938 olaylarının neden olduğu toplumsal travmalar için de aynı sonuçları gözlemleye biliriz. Yeni nessilerin yaşadıkları stres bozuklarını ve kaygı sonucu olarak var olan davranış bozuklarını bu alanda ele alırsak, « travmatik belleğin » ve « bilinçaltı miraslarının » bir sonucu olarakta değerlendirmek mümkündür. Yeni nesillere genetik kodlamarla aktarılan bu travmalara bir de kendi yaşadıkları travmalar eklenince, yeni nessilerin bu travmalarla baş etme eylemleri ne kadar sağlıklı, etkili veya mümkün olabilir ?

Bir topluluğa yönelik sistematik yok etme eylemleri ve yarattığı toplumsal travmaların beraberinde duygular, o toplulukta farklı sonuçlar doğurur:  örneğin “stokholm sendromu” dedigimiz psikolojik durum gözlenilebilir, yani “ rehinelerin, kendilerini esir alanların duygularını anlama durumuna gelmeleri ve daha sonrasında suçlulara yardımcı olmaya çalışmaları ve sonunda özdeşim kurmaları hali » oluşabilir. Kültürel eğilimler alanında, asimilasyon politikalarının başarılı sonucunu da yansıtır. Veya o topluluğun etnik kökenini ve etnik kimliğini daha çok savunmasına yol acar, kültürel eğilimler alanında ise ayrımlaşmayı ve ötekileştirmeyi temsil eder, bu doğrultuda kolektif kimliği güçlendirmek adına “biz” ve “onlar” arasındaki sınırlar netleştirilir ve katılaştırılır.

Bu travmaları ve kolektif acıları iyileştirmenin tek yolu “saldırgan ” ve “mağdur ” döngülerini barış yaklaşımıyla durdurmaktır. Hakikat, adalet, tazminat, restorasyon, bağışlama ve uzlaşma yöntemlerini uygulamaktır. Bu travmaların varlığı, ülkelerin gelişimi ve sağlığı için büyük bir engeldir. Barışçıl sorun çözme yollarından uzaklaşıp çatışmayı tercih eden toplumlar yok ederek yok olmaya mahkum olmaları kaçınılmazdır!

Bu yazı toplam 49454 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
123456
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim