• BIST 9101.45
  • Altın 2324.897
  • Dolar 32.3656
  • Euro 34.97
  • İstanbul 21 °C
  • Ankara 20 °C
  • Tunceli 16 °C

ŞEHRİN TARİHİ DOKUSU

Fikri TAŞ


     İlkokulu bitirmiştim.1955 yıllarıydı. AKÇADAĞ, yatılı öğretmen okulu, sınavlarına katılmak için Tunceli’ye, Baş şehre gidecektim. Köyümüze yakın Mazgirt köprüsünden, üstü açık bir kamyonla, Tunceli Elazığ Karayolunun yakasında, toprak damlı, tek gözlü, ünlü bir lokantası olan SORPİYAN, yeni ismi YOLKONAK köyüne gittim. Oradan Tunceli’ye gidecek arabalarla, Tunceli’ye gidecektim. Lokantanın çevresinde, dolanarak araba bekledim. Lokantaya giremiyordum. Yemek yiyecek param yoktu. Yoldan transit geçen kamyonların, şoförleri, durup yemek yiyorlardı. Otobüs, taksi yok gibiydi. O zamanlar, sıvı yağlarda yoktu. Lokantanın tereyağından yaptığı yemekler, çevreye çok koku yayıyordu. Bu da aç olan bizlere, adeta işkence oluyordu.
    Akşama kadar bekledim. Tunceli’ye, gidecek bir araba bulamadım. Akşam karanlığında, üstü açık bir kamyon geldi. Yolcu kamyonuydu. Kasası yolcu doluydu. Ona binerek Tunceli’ye yola çıktık. Gecenin karanlığında, Tunceli uzaktan, yanan elektrik ışıkları ile bir yıldız kümesi gibi görünüyordu. Heyecanla, Tunceli’yi, elektrikleri, merak etmiştim. İlk kez elektrik ışıklarını yakından görecektim.
    Buğday tarlaları ile kaplı Atatürk mahallesinden girişte, yol kenarlarına dikili direklerinin üstündeki elektrik lambaları ile tanıştım. Uzaktan elektrik ışıklarıyla donanmış, yanan Tunceli,  daha görkemli, daha güzeldi. Yakından güzelliğini yitirmişti.
   Şimdilerde, şehir içi belediye otobüslerin, kalktığı yerde, kamyondan indik. Pasta hanenin yeri o zamanlar, Asim Ağanın Oteliydi. Altıda, kahveydi. Bir kaç insan oturuyordu. Gecenin bir vaktinde sora sora akrabanın evine gittim. Gecenin bir vaktinde, beklenmeyen bir misafirdim.’ Açmışsın’ Diye sordular. ’Yok.’ Dedim. Aç aç, yattım.
   Sınav sonrası, şimdi müze olan, eskiden, memurların, oturduğu kışla lojmanlarının, avlusunda, top oynayan çocukları seyrettim. Müzeyi gezmeye her gidişimde, o günleri, tekrar yaşarım. O günkü giysileriyle, Top oynayan çocukları, durup, seyrederim. Belediye otobüs durağına yolum düştükçe ASİM AĞANIN kahvesinde oturanları, seyrederim. Aynı kahvenin önünde, şehrin renkli bir yüzü olan ŞEYH ÜŞENİN,  o günün, uzun boylu, ünlü Valisine, yaklaşıp, dokunarak, sigara istediğini seyrederim. Seçim için gelen TURGUT ÖZALIN, aynı kahvede halkla buluştuğunu seyrederim.
    Yaşadıklarım, o günün tarihi dokusundan karelerdi. Günümüzde o dokudan kalanlar, tarihi hafıza sayfalarımızdır.
    Duydum ki şehrin önemli tarihi, bir mekânı, Alman yapımı, faaliyet gösterdiği yıllarda, şehrin tarihi teknik, üniversitesi sayılan, atölyeleri olan, şimdilerde CUMHURİYET, İLKÖGRETİM Okulunun, NAMIK KEMAL BİLEŞİM, TEKNOLOJİLERİ REHPER ÖĞRETMENLERİ, eğitiminin, sürdürüldüğü, tarihi Sanat okulu, diğer adıyla, endüstri Meslek Lisesi, kentin hafıza merkezi,  Emniyet Müdürlüğüne, tahsis edilmek istenmektedir.
       Alana, çok katlı dev bir bina yapılacak şekilde proje hazırlanmış. Belediye, yapım izni vermemiş. Çevre Şehircilik Bakanlığı, belediyenin kararını iptal ettirmek için dava açmış. Mahkemenin belirlediği bilirkişilerin, uzmanların, yer aldığı keşif heyeti, mahallinde yaptığı incelemede, yerin, Emniyet Müdürlüğüne, tahsisinin, uygun olmadığını, eğitim kurumu olarak kalmasının, uygun olacağı, raporunu düzenleyerek, mahkemeye sunmuş. Umarız, mahkeme, bu rapor doğrultusunda karar verir. Tarihi teknik üniversitemiz, hafıza merkezimiz, eğitim kurumu olarak hizmet vermeye devam eder.
     Eski Tarihi Sanat Okulumuzun yerinde, şu anda, iki okul eğitim öğretim, görmektedir. Büyük bir alanı, bahçesi olduğundan, Kreş, Ana Okulu eğitiminin yapılması içinde düzenlemeler, yapılabilir. Boş olan atölyeleri, sanatsal etkinliklerin yapılabileceği bir mekâna, yapıya dönüştürülebilir.
   Kentin, bu kadar önemli bir hafıza merkezini, eğitim tesisini, Dağıtmak, ihtiyaç duyulan mahallinden alarak, yoksun bırakmak, hafıza merkezimizi silmek, yok etmek. Eğitim, öğretimin, önemini görmezden gelmek, büyük haksızlık olacaktır.
   Geçmişte, İlimizin önemli konaklama tesislerinden, ŞAROĞLU OTELİ, belli bir bedelle, Emniyet Müdürlüğüne satılmak istenmişti. Antlaşma sağlanmak üzere iken, Emniyet Müdürü ile bir araya geldik. Ona bu mekânın, şehrin önemli, tarihi bir ziyaret, konaklama mekânı olduğunu, oranın kapatılmasının, kaybının, şehre, Tunceli Halkına, çok büyük, kayıp, zarar vereceğini, bundan vaz geçmelerini istedim. Anlattıklarımı, dikkatle dinlemişti, o günün, Sayın Emniyet Müdürü, bana hak vermiş olacak ki, satın almaktan vaz geçmişlerdi. Şimdide yetkili makamlara, başta Sayın Valimiz olmak üzere, ÇEVRE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI yetkililerine, Emniyet Müdürlüğü yetkililerine, çağrıda bulunuyorum, şehrimizin tarihi hafıza merkezine, dokunmayınız. Şimdiye kadar olduğu gibi bahçesinde okullu çocukların sesleri çınlasın.
      Uygar ülkeler, Avrupalılar, şehirlerinin tarihi,  mekânlarını, yapılarını, eserlerini, kentin hafızası olarak kabul ederler. Titizlikle korurlar.
      Bizde koruyalım.
    
 
   

 

Bu yazı toplam 5877 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
123456
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim