• BIST 9079.97
  • Altın 2325.333
  • Dolar 32.3361
  • Euro 34.9323
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 13 °C
  • Tunceli 5 °C

Devletin isyanı mı, Dersim’in isyanı mı ?

KENAN KANDİL

 

21 – 24 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen 20. Munzur Kültür ve Doğa Festivali “Madencilik yağmasına karşı doğayı, talana karşı yaşamı, yasaklara karşı sanatı savunuyoruz" başlığıyla başlayan festivale iki isyanı olan Devlet isyanı ile Dersim isyanını bir aradı yaşadı.

İlk başlangıçta sorunsuz başladı görülse de, ilk yasak İbrahim Kaypakkaya’nın kitaplarının toplatılmasıyla, ikinci yasak ise Grup Yorum ile Grup İsyan Ateşine Valiliğin getirmiş olduğu yasağın yanında Dersim Atatürk stadyumunun festival esnasında ani bir kararla bakıma alınması gibi devletin isyanı denilecek bir yasak, başlığımı oluşturdu.

Festival başlıklarında birisi olan”yasaklara karşı sanatı savunuyoruz” sanat ve kültür başlıklarından olan İbrahim Kaypakkaya’nın kitaplarının toplatılmasıyla, ikinci yasağın ise Grup Yorum ile Grup İsyan Ateşine Valiliğin talimatıyla yasak getirilmesiyle demokratik kitle örgütlerinin isyanı denilecek demokratik tepkilerin gelmesi, Dersim’in isyanı mı başlığım oldu.

Yazımın başlığında da olduğu gibi Devletin yasağı ile Festival komitesine destek veren demokratik kitle örgütlerinin yasaklara karşı etki  =tepki  -  sebep  = sonuç ilişkisini doğurmasıyla iki isyan şeklinde ortaya çıkmıştır.

Yani bir diğer deyişle de Yasaklar üzerinden getirilen Devletin koyduğu yasak isyanına karşı, bu yasaklara karşı çıkan Dersim festival komitesinin isyanıydı.

Festival komitesinin “Madencilik yağmasına karşı doğayı, talana karşı yaşamı, yasaklara karşı sanatı savunuyoruz"güzel başlıklarla açılan bu festivali aşırı derecede politize etmesi  sebep = sonuç  - Etki = tepki meselesini beraber getirmiştir.

İktidarın Grup Yorum ile Grup İsyan Ateşine karşı radikal yasakları bir devlet politikası olarak biliniyor iken ”yasaklara karşı sanatı savunuyoruz” bu başlığı ekolojik ve çevreci mücadelesi ile Türkiye ve dünya kamuoyuna girmiş “Madencilik yağmasına karşı doğayı, talana karşı yaşamı” Tarkan, Haluk Levent, Gökhan Özoğuz, Sezen Aksu, Zülfü Livaneli, Serenad Bağcan ve benzeri sanatçıları Ülke ve dünya kamuoyuna giren Komünist bir başkanımız hali hazırda var iken sayın Maçoğlu tarafından çağrılsaydı,iki güzel başlıklı ekolojik yıkım ile sanata ve kültüre getirilen yasağı ülke ve dünya kamuoyuna getirerek başarılı olabilirdi diye düşünüyorum.

V e ayrıca Festival gelen diğer sanatçılar üzerinden yasaklı sanatçıların türküleri söylenerek, konulan yasak aşılabilirdi.

Ancak Festival komitesi bunu yapmak yerine güzel başlıklarla açılan festival başlıklarını yok edecek şekilde davranışlar göstermesiyle sebep = sonuç ilişkisinin yaratılması sonucunda Valiliğin getirmiş olduğu yasak tuzağına düşmüştür.

Ülkemiz birinci sınıf demokratik standartları yüksek olmayan bir ülke olmaması münasebetiyle geliyorum denen yasakları önceden bilinip, bu yasaklar tuzağına düşülmemesi gerekirdi.

Festivalde kapsamında kitapları toplatılıp, yasak getirilen Devrimci önderlerden İbrahim Kaypakaya’nın sözlerinden yola çıkarak “Halkın menfaati ile partinin menfaati çeliştiği zaman Marksist-Leninistler, halkın menfaatinden yana çıkarlar.Bu hizipçilik değildir.Partinin menfaati adına, halkın menfaatlerinin karşısında yer almak, işte budur hizipçilik değildir.”Sözlerden ders çıkartılması ve hatırlanması gereken bir konudur.

Bu sözlerden yola çıkıldığında“Madencilik yağmasına karşı doğayı, talana karşı yaşamı, yasaklara karşı sanatı savunuyoruz"güzel başlıklarla açılan festivali gerginleştirerek bir takım tuzaklara düşmenin ne anlamı vardı ki !

Festivali siyasi şov haline getirilmesiydi, festival amacına ve hedefine ulaşarak sonuçlanmış olacaktı.

Tıpkı Devrimci Önderlerden İbrahim Kaypakkaya’nın söylediği gibi festival komitesi halkın yanında değil, halkın menfaatlerinin karşısında yer almak, kaydıyla partinin çıkarlarından yana bir çizgi geliştirmişlerdir.

Nitekim Sonunda Festival sanatçılardan Grup Yorum ile Grup İsyan Ateşi sahne almaktan vazgeçmesi halktan yana bir tutum aldığı şeklinde yorumlanabilir.

Festival komitesinin festival boyunca gerginliğe karşı, gerginliği geliştirmesinin doğru bir yaklaşım biçimi değildi.

Hukukta bir kural vardır, gelecekte çıkan sebep ve sonuç ilişkisini önceden bilmen gereken bir kuraldır. Bilmeden hareket etmek hatadan kaynaklıdır Ki, bu hatadan dönülmesi içinde hukukta son bir şans tanınmıştır.

Umuyorum ki, Festival komiteside gelecek yıllarda yapılacak Festivallerde, bugünden önemli notlar alıp, hatalardan dersler çıkartarak, festivallere kurulantuzaklara düşmeden hukuk kurallarını bilerek hazırlanırlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazı toplam 6107 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
123456
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim