• BIST 9439.1
  • Altın 2495.274
  • Dolar 32.5958
  • Euro 34.7814
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 20 °C
  • Tunceli 21 °C

Dersim’in aydın kimliğine sahip çıkalım

TÜLİN ŞAHİN

İnsanı insan yapan belki en önemli ve özel yeteneklerinden bir tanesi sorgulama yeteneğidir. Onu özel kılan ise beraberinde getirdiği güzelliklerdir.

“Evrende en büyük ziyan, sorgulama yeteneğini yitirmiş bir beyindir” demiş Albert Einstein. Ne yazık ki yapmış olduğu bu tespit, bugün kendini fazlasıyla göstermekte ve boşa yaşanılan hayatlar, boş yaşayan insanlar, bir çığ gibi büyümekte. İnsanlığı bir virüs gibi yok etmekte. Saygıda kusur etmediğimiz sistem de, bize sunduklarıyla, bu eksiği fazlasıyla desteklemekte.

Eğitim seviyesi, okunulan kitap sayısı veya hayattaki başarılar yeterli değildir, analitik düşünme yeteneğini geliştirmeye. Öğrendiklerimiz, okuduklarımız ve seçimlerimizin yani sıra bunları değerlendirip, nedenlerini merak edip sorgulayarak ulaşabiliriz ancak analitik düşünme yeteneğine. Peki, analitik düşünme becerisi ne isimize yarar? Bireyin karşılaştığı problemleri ve sorunları etkili bir şekilde çözmesini sağlayan düşünme sistemidir. Bu analitik düşünme yöntemi yapay zekâ tarafından değil de insan tarafından kullanılıyorsa en etkili şekilde çalışması için duygusal sistem ile bağlantılı islemesi gerekiyor.

Mantığınızla seçim yaptığınızı düşünürken, aslında duygularınız tarafından yönetildiğinizi biliyor muydunuz? Yani mantığınız ile düşünüyor ama duygularınız ile yaratıyorsunuz! Eğer birey duygularını anlamak yerine onları bastırma eğiliminde bulunuyorsa yanlış secimler yapması da kaçınılmaz olur. Bu doğrultuda insan, mutsuzluğunun nedenini de sürekli dış etkenlere bağlayarak kendini muazzam bir şekilde kandırmış olur.

Duygu ve mantık arasında iş birliği sağlanamaz ise ne olur? Phineas Gage vakasıyla özletmek isterim.

1848 yılında ABD’de, bir tren rayı inşasında çalışan Phinea Gage, 25 yaşındadır ve işinde uzman bir ustabaşıdır. Ancak o gün bir kaç saniyelik dikkatsizliği sonucu bir patlama meydana gelir ve elinde tutuğu 110 cm uzunluğunda, 6 kg ağırlığında ve cipi 3,5 cm olan demir levye, Gage’in elinden fırlayıp sol yanağından girip kafatasından çıkar. Mucizevi bir şekilde bilinci acık bir vaziyete hayatta kalır ve konuşur. İlk defa böyle bir vakayla karşılaşan doktorlar şaşkınlıkla Gage’e müdahale ederler ve sol gözünü kaybetmiş olması dışında her hangi bir nörolojik veya fiziksel rahatsızlık tespit edemediklerinden Gage’e sağlam raporu verirler. Ancak doktor John Martyn Harlow, Gage’i takip etmeye devam eder ve aslında fiziksel olarak ne kadar iyi görünse de, Gage’in davranışlarında yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu gözlemler. Gage’in ailesi ve arkadaşları kişiliğinin çok değiştiğini ve eski Gage’den eser kalmadığını söylerler. Kazada Gage’in sol on lobu tamamen yok olmuştu, bununla beraber davranışları ve karakteri tamamen değişmişti. Prefrontal korteksi zarar gören Gage artık iletişim kurabilen sosyal bir canlı değildi. Kazadan önce vicdanlı, kibar, sağduyulu ve sorumlu biri olan Gage artık karar vermekte zorlanan, kontrolsüz öfke patlamaları yasayan, kavgacı, sabırsız, tahammülsüz ve saygısız birine dönüşmüştü.

Yirminci yüzyılda, Gage’in kafatası ve beyni üzerinden araştırma yapan Antonio Damasio ve ekibi, Gage’in beyninde oluşan hasarın, alnının arkasında bulunan, ventromedial prefrontal korteks olduğunu gözlemleyerek, bu bölgeyi akil ve duygu arasındaki bağlantıyı sağlayan bölge olarak belirlemişlerdir. Damasio ve ekibinin çalışmaları sayesinde artık mantık ve duyguların aslında birbirinden bağlantısız olmadığını, insanların karar verme surecinde duyguların potansiyel yapılandırma rolünün önemini ve prefrontal korteks ile ahlaki ve sosyal davranışlar arasındaki bağı oluşturmuşlardır.

Damasio, prefrontal lezyonu olan birçok hastayı muayene etmiştir ve sonuç olarak karar alma ve duyguları hissetme kabiliyetlerini yitirdiklerini fark etmiştir. Bu vakaların zekâları yerinde olmasına rağmen karar alamamaları duygulardan yoksun olduklarından kaynaklıdır. Duygular akil yürütme sistemimizin ve karar alma mekanizmamızın rehberleridir. Sonuç olarak alınan bütün kararlar mantığımızın ve duygularımızın birleşiminden meydana gelir. Duygudan yoksun mantık, matematik işlemlerinde ve robotlarda mevcuttur, sosyal bir varlık olan insan da olamaz, olursa insan olmaz!

Yapılan araştırmalar, toplum içinde sosyal bireyler olarak yasayabilmemiz için duygulara yaklaşımımızı değiştirmemiz gerektiğini, aldığımız kararlarda ve yaptığımız seçimlerde ne denli büyük bir etken olduklarını anlamamız için katkı sunuyor. Ancak toplum içinde, Phineas Gage karakterine rastlamamak neredeyse mümkün değil. Sanırım çoğunlukla toplumsal sorunların yaratmış olduğu toplumsal kazalarla Prefrontal korteksi zarar gören kişiler çoğalmış bulunuyor. Toplum olarak, ne kadar duygusal olduğumuzu öne sürsek de büyük bir çelişki var gibi: Gittikçe ahlaki ve sosyal davranışlardan, iletişim kurabilen sosyal canlılardan uzaklaşıyoruz. Dersim'de de Phineas Gage vakaları çoğalıyor ve çoğaltıyoruz…

 

Bu yazı toplam 38425 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
123456
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim