• BIST 9450.21
  • Altın 2497.486
  • Dolar 32.5868
  • Euro 34.8227
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 20 °C
  • Tunceli 21 °C

ALİ KARABULUT ELİ İLE

YILMAZCAN ŞARE

Bir yerlere takılıp kalmışım. İyi ki de öyle takılıp kalmışım. İyi ki o takıldığım zamanda kalmışım. O zaman mektuplarında, yılbaşı kartlarında, ahizeli telefonlarda. Çocukluk merakımı deşip duran pikapta, siyah delikli naylon kılıfı olan teypte, merakım yüzünden bozduğum ne varsa ve bozdum diye uğruna dayak yediğim o zamanda kalmışım. 216-13 ahizeli kırmızı telefonun numarası. Mıh gibi aklıma çakılı kalmış. Dedemlerin telefon numarası. Bunda da kalmışım. O telefonun dönüp duran tuşlarında. Bir insana ulaşmanın sabır gerektirdiğini anlatır gibi durmadan çevrilen tuşların sesler çıkararak aynı yerlerine dönüşlerinde kalmışım.

Yazılan mektuplara gelecek ya da verilecek cevabın gelmesini beklemek sabretmek ve çabuk tüketmemek. O mektuplar ki belli bir üslup ile yazılır, hasret en koyu şekli ile dile getirilirdi. Soran, sormayan herkese selam edilir. İlk önce hal hatır sorulurdu. O mektuplar ki devletin postanesi ya da postacısından çok güven duyulan birinin ismi yazılarak zarfın üzerine filancanın eli ile iletilirdi dosta, sevgiliye, yarene. Bizim de öyle güvenilir bir dostumuz vardı. Ve çoğu mektubun zarfına onun adı yazılır mektubun bir yerlerde kaybolmaması tescillenmiş olurdu. “Ali Karabulut eli ile” zarfın üzerine yazılmış adrese eklenirdi. “Ali Karabulut eli ile” bu o kadar değerli bir eldi ki. Devletin elinden daha güvenilir görülen bir el. Bilmiyorum sadece bizim köye mahsus bir durum muydu yoksa başkaca yerlerde böylesine güvenilen eller var mıydı? Sıra yılbaşı kartlarında; o güzelim kartlar kar kış manzarası ya da bacası tüten sımsıcak bir ev manzarası. Ardından da moda olan sanatçı kartları Yılmaz Güney, Nazım Hikmet vs. Yılbaşı yaklaşırken kart beklemek ya da kart göndermek değişik bir heyecandı. Diğer bir adı da tebrikti. Sanırım yeni yılı tebrik etmekten geliyor olmalıydı. Ben o zamanların güzelliğinde kaldım işte. O tebrik ya da kart kokusu ve heyecanında, mektubun üzerine adres diye yazılan “Ali Karabulut eli ile” zamanında kaldım. O zamanlar ulaşmakta zor ve güzeldi tüketmekte zor ve güzel. 216-13 hiç aklımdan çıkmayan telefon numarası. İlk gördüğüm sabit telefonun numarası dediğim gibi dedemlerin telefon numarası. Kırmızı ahizeli ve üzerine işlemeli dantelin atıldığı sehpanın üzerine konmuş olan o telefonun numarası. Ne kadar da uzun zaman olmuş. O telefonun tuşlarını çevirmek oradan insan sesi duymak nasıl da heyecan vericiydi. Yatılı okulu Nazımiye Y.İ.B.O’da okudum. O zaman tanıdıklarının geride bıraktığı aile bireylerinin sesini özlüyordu insan. Öğrenciydik tatilden tatile anne babasının yüzünü gören. Yedi yaşında fırlatılıp yatılı okula atılmış. Derdin, çilenin ortasında debelenip duran çocuklar. Özlediğim sesleri duyma isteği ile varır giderdim Nazımiye postanesine. Oradaki görevli amcalara yalvarırdım azarlanmayı göze alarak. Karşı taraf ödemeli olarak 216-13 numaralı telefondan nenemi ya da dedemi aramak isterdim. Çoğu zaman azar işitirdim oradaki görevlilerden. Boynumu büküp çıkar gerisin geriye okula dönerdim. Dünyam başıma yıkılmış şekilde. Ama bazen de iyi zamanlarına denk gelir tamam derler ve ödemeli ararlardı. Heyecanla beklerdim sonucu. Görevli telefona çıkana sorardı. “Burada bir çocuk var sizin torununuzmuş ödemeli aramak istiyor sizi kabul ediyor musunuz?” Sorunun kabul ediyor musunuz? kısmı ömrümden ömür götürürdü. Kabul etmeyecekler diye ödüm kopardı. Çoğu zaman da kabul etmezlerdi. Bazen insafa denk gelir kabul ederlerdi. Ama karşıdan bir küfür gibi konuşurlardı benimle. Ama olsun bana o tanıdık sesleri duymak yeter de artardı. İşte ben o azarlanmış zamanlarda, beklenen mektuplarda, gelmeyen kartlarda ya da gönderilmiş kartlarda mektubun el aracılığı ile gönderildiği zamanlarda kalmışım.

Şimdiki zamanlar değil benim zamanlarım. Bu yetinmemezlik, bu hatırsızlık, bu hızlı tüketim bu acımasızlığa ait değilim.

Bu yazı toplam 18584 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
123456
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim